Skip to main content
search

Sevgi dolu bir eş, iyi bir iş, güzel bir ev ve havalı bir araba gibi toplumca kabul edilmiş bilumum başarı göstergeleri olan klişeler ile gelen suni mutluluğu mağrur bir tebessümle karşılıyoruz. Çünkü bu klişelere sahipsek başarılıyız ve dünyadaki yegâne başarı yolu buralardan geçiyor(!)

Toplumsal mesajımızı verdiysek; başarının toplumsal normlardan bağımsız bir şekilde, kişiden kişiye değişen bir sonuç ya da yolun ta kendisi olduğunun altını çizmekte fayda var. Sıfatı her ne olursa olsun, art niyetin olmadığı her karar olası başarı için verilir. Ancak her karar bir başarıya gebe olmayabilir. Kimi zaman alınan kararların sonu başarısızlığa da varabilir.

Başarıda tüm “dostlar” sizinledir. Zaten sizin her zaman en iyisini yapacağınızdan emin olduklarını ve hatta kimi zaman sizin bu başarınızda kendilerinin de -küçücük de olsa- payları olduğunu iddia ederler. Ancak iş başarısızlığa geldiğinde, başarılı anlardaki o coşkun kalabalıktan, o dost güruhundan pek kimse kalmamıştır artık. Hatta esen tatlı bir rüzgâr, buraları terk etmenizin sizin için iyi bir seçenek olabileceğinin konuşuluyor olduğunu bile kulağınıza getirebilir.

İnsan, her ne kadar dünyanın en gelişmiş canlısı da olsa, belli başlı ilkel dürtülere sahiptir. Bu ilkel dürtülere örnek olarak, insanın sosyal bir canlı olduğunu vermek hiç de yanlış olmayacaktır. Ekmek gibi, su gibi sosyalleşmek de önemli bir ihtiyaç… Hâliyle yalnızlık dönemlerinde ruhsal buhranlara girmek, birçok insan için oldukça normal bir süreç. Özellikle yalnızlık kaygısı çeken insanlar işleri baştan sıkı tutup, yalnızlık cenderesine girmemek adına yaşarlar.

Aile kurumu, toplumun en küçük yapı taşı olarak kabul ediliyor. Genel olarak aile kurumundan büyük olsa da, insan âlemi için mikro ölçekte sayabileceğimiz şirket ortamlarında yaşanan çeşitli durumlar da, insan yaşamının iş hayatındaki tezahürüne örnekler teşkil ediyor. Verilen kararlar, tıpkı hayatın olağan akışında olduğu gibi iş hayatında da saygınlık, başarı, unvan gibi konulara olumlu ya da olumsuz etki ediyor.

Sevgilisine çok âşık birisi, onu kaybetmekten çok korkar ve ona karşı bir hata yapmamak için elinden geleni yapar; hele ki, bu hikâyenin çok seven tarafıysa… Hayatının merkezine kariyerini koymuş ve işine âşık birisi için de bu geçerli. Hata yapmamak için çok titiz davranır. Ancak alabileceği tüm önlemleri de alsa, kimi zaman hatalar olur. Hatanın sıcağında canımızın acısıyla kavrulsak da, acımızın değerinde bir tecrübeyi heybemize koyduğumuzu çok sonra fark ederiz. Yaş aldıkça değil, heybeye konan tecrübelerle büyürüz.

Kurum Kültürünün Etkisi

Birçok sağlam ilişkinin temelinde hoşgörü yatar. Kurum kültüründe de hoşgörü barındıran şirketlerde ebeveynini arayan gayrimeşru çocuk gibi sahipsiz bırakılan hatalara pek rastlamayız. Çünkü herkesin hata yapabileceğini bilen ve hata yapanı azarlamakla vakit kaybetmeyip, hatayı düzeltmeye zaman harcayan bir yönetim anlayışı, kurumu da çalışanı da daima yukarıya taşır. Çözüm ve sonuç odaklı kurumlarda, yaşanan ve yaşanana benzer olası hataların köküne inerek sorunu çözecek yeni bir tasarım yapılır. Ve şirket bu şekilde, yapılmış bir hata ile ileriye dönük sağlam bir adım atılmış olur.

Hatayı kabul etmek de tıpkı özür dilemek gibi bir erdemdir. Ancak kültüründe hoşgörü barındırmayan şirketler için bunun çok da geçerli olduğunu söyleyemeyiz. Bu şirketlerde dürüstlüğün bir cazibesi de yoktur. Hâl böyle olunca hataların, yalanın, sadece günü kurtarmanın, riyakârlığın havada uçtuğu yoz bir kurum oluverir. Maalesef böyle bir kurumda hatayı kabul ettiğinizde yöneticiniz tarafından “hata yapan çalışan”, arkadaşlarınız tarafından da “enayi” yaftası yemeniz muhtemel. Bu durum kurumdaki güvensizlik ortamını hat safhaya çıkardığı gibi, büyük bir mental yorgunluğu da beraberinde getirecektir.

Lider Etkisi

Özellikle altı ve üstü olan, yönetim zincirinin ara yöneticilerinin suistimale açık bir “serbest bölgesi” bulunuyor. Kendi bölgesinden gelen bir hatayı başkasının üzerine atabileceği gibi, kendisine ait olmayan bir başarıyı da sahiplenebilir. Belki de bir anlık bir gafletle dile gelen böylesine haksız bir ödül ya da ceza transferi çok hızlı duyulur ve kurumun adaletine olan inanç ve bağlılık derin yara alır.

Bir yöneticinin didaktik bir yapı ve babacan tavırlara bürünmüş karizmatik bir lider olması gerekiyor. Hata yapan altını ifşa etmek yerine; ona sahip çıkıp, hatasını düzeltmek bir liderin asli görevidir. Bu durum üstlerine karşı güveni artıracağı gibi, altlarına karşı da saygınlığını yükseltecektir.

En güzel öğrenme yolu hatalarla olur.