Skip to main content
search

Yeni yılın gelmesi, hemen hemen her personel için zam ve/veya terfinin de habercisidir. Türk iş dünyasında zam yerine, çok fazla unvan dağıtan bir ulus niteliğimiz olduğu su götürmez bir gerçek. Unvanlar kolay dağıtıldığı için yönettiği kadrosu olmamasına rağmen, yönetici unvanına sahip çok kişi var. Ve bu unvanları kolayca benimseyip, unvanın etkisi ile “havalanan” birçok çalışan var. Ancak sözümüz bunlara değil, terfi aldığında bu unvanın hakkını vermek isteyen ve unvanın getirdiği sorumluluğun stresini yaşayan kişilere

Yetiştiğiniz Şirkette Terfi Alırsanız Neler Olabilir?

Yakın arkadaşlarınız tarafından kıskanılmak ve düşmanca tavırlarla karşılaşmak fazlasıyla olasıdır. Bu bir günden, ötekine soğuyan arkadaşlıklar ile ya da zaman içinde soğuduğunu anladığınız durumlar arasında değişim gösterir ancak muhakkak olur.

Oscar Wilde iyi gün dostluğunun, kötü gün dostluğundan daha gerçek ve karakterli bir dostluk olduğunu şu sözleri ile savunur: Dostun üzüntüsüne acı duyabilirsin, bu kolaydır. Ama dostun başarısına sempati duyabilmek sağlam bir karakter gerektirir.

Halen yakın duran ve bu kıskançlık içinde olmayan arkadaşlarınız ile ilk anda fark edilemeyen gizli bir duvar örülür. Siz bunu hissetmeseniz bile arkadaşınız size raporlayacağını ve gelecekte bir performans görüşmesinde, kaderinin sizin elinizde olduğunu ince ince düşünür ve artık ona göre tavır alır.

İyi bir terfi aldıktan sonra; her ne kadar yemeklere ve arkadaş toplantılarına davet ediliyor olsanız bile zamların, terfilerin ya da bazı beceriksizlerin konuşulduğu içsel toplantılara artık dâhil edilmeyeceğinizi bilmelisiniz. Çünkü kimi zaman masadaki odak nokta; sizin değişiminiz, aldığınız yanlış kararlar, hatta sözde “beceriksizliğiniz” bile olabilir! Bu toplantılarda eski yöneticilerle göre empati yoksunu olduğunuz da, üst yönetimle olan iyi ilişkilerinizin size sağladığı “torpil” ile yükseldiğiniz de yine bu masaların konusu olabilir. İnsanlar konuşmayı sever; hele ki konu arkadaş ortamındaki bir kişinin, yeni yöneticileri olmasıysa!

Yöneticiliğinizin ilk başlarında bu samimi toplantılara gönülden kabul edilseniz bile, bir süre sonra alacağınız kararlar ve kimi zorlu süreçlerden sağ çıkmanız için bir süre sonra bu grubun içinde tüm kalbinizle olamayacağınızı göreceksiniz. Çünkü aldığınız her karar, attığınız her adım sizi daha çok konuşulacak hâle getirecek. Ancak yönetici olmanız, elbette ki yöneticisi olduğunuz arkadaşlarınızla bağlarınızı tamamen koparmanız demek değil. Bir yönetici olarak ne çalışanları duymayacağınız kadar uzak, ne de her olanı rahatlıkla duyabilecekleri kadar yakın olmak gerekiyor.

Evren Boşluk Kabul Etmez

Şirket içinde sizin yemek yemeye ya da kahve içmeye yalnız gittiğinizi görenler olacaktır elbette. Çünkü artık yönetici oldunuz ve eski “kankalarınız” yanınızda değil. Tam anlamıyla bir “yalnız kurt” olmasanız da, iş yerinizdeki eski sosyal çevreniz yok. Bu durum elbette ki birçok kişinin dikkatini cezbedecek. Bu birçok kişi içerisinden bazı kişiler, yönetime yakın olmak isteyecektir. Hâliyle sizi gözüne kestirecek, etrafınızdaki boşluğu fırsat bilecek ve yakınlık kurmak isteyecekler. Evren boşluk kabul etmez. Yönetime yakın olmak isteyecekler, çünkü bilgi yönetimden gelir ve bilgi güçtür! Bu yeni “arkadaşlara” yakın olmadan önce niyetlerini tartmak ve çevrenizde bir çıkar beklentili grup oluşması ihtimaline karşı uyanık olmak iyi olabilir.