Skip to main content
search

Jarvinen, Okunen ve Gulbe. 19. yüzyılda yaşamış Finlandiyalı üç iş adamı. Jarvinen reçel üretmekte, Okunen ayakkabı, Gulbe ise yumurta satmaktaymış. Fakir bir yaşamdan gelen bu genç adamlar tırnaklarıyla kazıyarak sanayilerinin en tepesine ulaşmışlar ve sonunda bağımsızlığa kavuşmuş ülkelerinin sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunmuşlar.

Bu üç arkadaşın ilham kaynağı, bir seminer… Finlandiya’da halk öğretmeni olarak ünlenmiş, köy köy gezip halkı bilgilendirmeyi yaşam amacı edinmiş, değerli filozof ve siyasetçi Johan Wilhelm Snelman’ın semineri. Seminerde Snelman, o zaman küçük birer üretici ve satıcı olan Jarvinen, Okunen ve Gulbe’nin dahil olduğu dinleyicilere, Robinson Crusoe’nun ıssız bir adada hayatta kalma ve tek bir adam olarak medeniyet kurma hikayesini anlatmış ve seminere katılan Finlere sormuş: “biz 2 milyon insan, Robinson’un ıssız bir adada başardığını, Finlandiya’da yapamaz mıyız?” Herkese vatan için, insanın insan gibi medeniyet içinde yaşaması için, en üst seviyede amaçlara sahip olmasını ve çevresine değer yaratmak için çok çalışması gerektiğini hatırlatmıştır. Seminer sonunda, Jarvinen, Okunen ve Gulbe’nin milliyetçi ruhları kamçılanmış, kendi milletlerine hizmet etme ve küçük Finlandiya topraklarında büyük işler başarma istekleri perçinlenmiştir. Jarvinen neden reçelle yetineyim, tatlı tüketimini sadece zenginlerin erişebileceği bir lüks yerine herkesin ulaşabileceği bir mutluluk kaynağı olmalı diye kafasına koymuş. Ayakkabıcı Okunen biriktirdiği parayla Paris’e gitmiş, en ünlü ayakkabı üreticilerinin yanında ayakkabıcılığı öğrenmiş, usta bir ayakkabıcı olarak ülkesine dönmüş. Yıllar içinde, Finlandiya’nın her şehrinde, Paris’te ve Londra’da ayakkabı dükkanları açmıştır. Yumurtacı Gulbe, yakın köylerde kapı kapı dolaşıp satın aldığı daha sonra pazarda sattığı yumurta işini büyütmüş, Finlandiya’nın tümünü içine alan yeni bir lojistik yöntemi geliştirerek başarıyla uygulamıştır. 

Ülkelerine hizmet etme ve büyük işler yapma azmiyle yola çıkan tatlı kralı Jarvinen, ayakkabı kralı Okunen ve yumurta kralı Gulbe, Rus yazar Grigoriy Petrov’un ‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ kitabında sözü geçen kahramanlar. Kitap Atatürk’ün tavsiye ettiği hatta okul müfredatına almak istediği, Finlandiyalıların ülkelerini başarıyla yeniden yaratma öyküsünü anlatmakta. 82. ölüm yıldönümünde, Atatürk’ü hepimize tavsiye ettiği bir kitapla analım istedim.

Atatürk’ün askeri, politik ve devrimci dehası küçük yaşlardan itibaren edindiği, okulda, cephede, yazıhanede ve başucunda eksik etmediği kitaplarıyla beslenmiş ve bu sentezlenmiş bilgi birikimi modern Türkiye’nin temellerini oluşturmuştur. Resmi kayıtlara göre, yaşamı boyunca 3.997 kitap okumuştur M.K. Atatürk. Her kitabı, elinde kalemi altını çizerek, not alarak, inceleyerek okumuş ve her bir kitaptan vatanına ve halkına değer katacak öğretiler çıkarmıştır. Gelin biz de aynı yaklaşımla Finlandiya’nın başarılı dönüşümünden kendimize dersler çıkaralım.

Milletlerin tarihini kim belirler? Kahramanlar mı? Halkın kendi mi?

Yazar Petrov kitabının ilk bölümlerine felsefi bir soruyla başlar: Milletlerin tarihini kim belirler? Kahramanlar mı? Halkın kendi mi?

İngiliz düşünür Thomas Carlyle, kahramanların milletin geleceğini şekillendirdiğini, ‘Savaş ve Barış’ romanının ünlü yazarı Lev Tolstoy ise milletleri yaratan ve olayların akışını belirleyenin Napolyonlar değil, halk kitlesinin kendisi olduğunu savunur. Bu iki felsefe birbiriyle çakışır gibi gözükse de, aslında birbirini tamamlayıcı özelliğe sahiptir. Kahraman halkı heyecanlandırır, alevlendirir. Ancak bunu milletten aldığı ateş ve heyecanla yapar.

Şimdi bir yolculuğa çıkalım ve Avrupa’nın en kuzeyine gidelim, sert iklimli Finlandiya topraklarına. Finlandiya 19. yüzyılın sonlarında 2 milyon nüfuslu küçük ve yoksul bir ülke. Arazisi kurak, kayalık çukur ve bataklık zeminli, tarım yapmak ve verim almak neredeyse imkansız. Finler sevgili vatanlarını bataklık arazi anlamına gelen “Suomi” diye adlandırmaktalar. 

Tolstoy’un halkın iradesini öne çıkaran felsefesine paralel, Finler tarihlerinde kendilerine önderlik edecek ender liderler yetiştirememişler ve Rus devrimine kadar bağımsız bir ülke olamamışlar. 1811’e kadar kendilerini aşağı gören komşuları İsveç’in egemenliğinde kalmışlar, daha sonra da Rus-İsveç Savaşı’nda topraklarının yarısını işgal eden Rusya’nın egemenliğine girmişler. Finleri iç işlerinde bağımsız kabul eden Rus egemenliği sırasında Finlandiya farklı bir kültürel dönüşümün temellerini atmış, Fin kültürünün gelişimi ve okur-yazarlığın artması bu dönemde başlamıştır.  

Halk Öğretmeni Snelman Finlandiya’yı eğitimle medeniyete taşımıştır

1806-1881 yılları arasında yaşamış olan Johan Wilhelm Snelman Finlandiya’nın medeniyet seviyesine ulaşan başarılı dönüşümünde öncü halk öğretmeni olarak kabul edilir. Halkın birçok katmanıyla iç içe tüm ülkeyi en ücra köşelerine kadar dolaşarak, genç, yaşlı, eğitimli, eğitimsiz, şehirli, köylü herkese seminerlerle eğitim vermiş, Finlandiya’yı bataklıklar ülkesinden beyaz zambaklar ülkesine dönüştürmüştür. 

Halk eğitimlerinde ve sohbetlerinde hep aynı milli düşünceyi vurgulamıştır: “Finlandiya her zaman Rusya ve İsveç tarafından işgal edilme tehlikesindedir. Güçlü ve emperyalist komşulara direnmenin tek yolu, kültür ve uygarlık yönünde onlardan yüksek olmaktır.” Amacı, milletin zihnini açmak, bu yüksek uygarlık seviyesine erişmek için gereken eğitimi ve disiplinli çalışma kültürünü aşılamaktır. 

Snelman öğretmenleri, doktorları, devlet memurlarını ve askerleri Fin kültür dönüşümünün en önemli parçası olmaya ve bu manevi ve ulvi görevin gerektirdiği fedakarlığı yerine getirmeye çağırmıştır. Her mesleğin görevi halka hizmet etmek olmalıdır. Bu zihniyetin oturtulması için her meslek grubuna eğitimler verilmiş, modern bir medeniyet seviyesine ulaşılması için herkes azimle çalışmıştır. İdeallere sahip, dürüst, çalışkan, kibar ve saygıdeğer bireyler yetiştirmek her şeyin üzerine tutulmuştur.

Eğitim odaklı bir toplumsal dönüşüm uzun soluklu başarı getirir. Bu gelişimin başarısını Finlandiya’nın bugünkü verilerine bakarak teyit edebiliriz. 2019 OECD verilerine göre, bugün Finlandiya’nın kişi başına düşen GSMH’sı (51,414 dolar) Avrupa Birliği ortalamasının üzerindedir. OECD ülkeleri arasında, Finlandiya gelir eşitsizliğinin en az olduğu ilk 8 ülkeden biridir. Eğitimde PISA sonuçları baz alınarak yapılan sıralamalarda, Matematik, Bilim ve Okuma alanlarında Finlandiya ilk sıralardadır. Sevgili Atatürk’ün dediği gibi, eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir. Saygıyla başöğretmen Atatürk’ü, fedakar Türk öğretmenlerini, doktorları, memurları ve ömürlerini halklarının hizmetine adamış tüm Snelman’ları anıyorum.

Ela Erozan Gürsel