F) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
İş Kanunun 25/2, f fıkrasına göre ‘İşçinin, işyerinde yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi’ haklı fesih nedenidir. Ön görülmüş olan fesih hakkının doğması için bazı şartların gerçekleşmiş bulunması gerekmektedir. Her şeyden önce, hüküm giymeyi gerektiren suç, işyerinde işlenmiş olmalıdır. İşyeri, işverene ait herhangi bir işyeri değil, işçinin işini gördüğü işyeri olmalıdır. Haklı sebebin oluşması için suçun işyerinde işlenmiş olması yeterli değildir. İşçinin, işlediği suç nedeniyle, yedi günden fazla hapisle cezalandırılmış olması gerekmektedir. Suçun gerektirdiği ceza yedi günden fazla olduğu halde hâkimin verdiği ceza yedi günden az ise, işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğmaz. Suç için hükmolunan ceza para cezası ise, bu fıkra hükmünün uygulanması yine mümkün olmaz. Nihayet, işçiye verilen cezanın ertelenmemiş olması da işverenin derhal fesih hakkını kullanabilmesi için zorunludur.
G) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
İş Kanunun 25. Maddesinin ikinci bendinin g fıkrasına göre ‘İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi’ derhal fesih nedenidir. İşçiden işyerindeki çalışma düzenini bozmaması beklenir. Ayrıca işçinin işin aksamaması için devamsızlık yapmaması gerekir. İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki kez herhangi bir tatil gününden sonra olmak üzere birer iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı verir. Burada ardı ardına iki günden iki iş günü kastedilmektedir. Çünkü iş günü olmayan bir günde işçinin işe devamsızlığından bahsedilemez. Ancak Yargıtay, toplu iş sözleşmesiyle çalışmanın öngörüldüğü genel tatil günlerinde işçinin ardı ardına iki gün işe devam etmemesini, bu fıkra hükmüne göre haklı fesih nedeni olarak kabul etmektedir. İşçinin sadece belirtilen gün sayısı kadar işe gelmemesi yeterli olmayıp, ayrıca bunun işverenden izin almaksızın veya haklı bir neden göstermeksizin yapılmış olması da gerekir. Devamsızlığın gerek işverence verilen izne gerekse haklı bir özre dayanması halinde bunların devam süresiyle sınırlı olmak koşuluyla iş akdi askıya alınmış olur. Bu süre içinde iş akdinin işverence sona erdirilmesi haksız fesih sayılır.
H) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi’ halinde işveren lehine haklı nedenle fesih hakkı doğar. İş sözleşmesinin imzalanması, taraflar açısından birtakım borçları da beraberinde getirmektedir. Bunlardan işçinin temel borcu iş görme, işvereninki ise ücret ödemedir. İş sözleşmesinin konusu ise asıl olarak işçinin iş görmesidir. İşçi bu borcunu yerine getirirken işini özenle yapmalı, bunu yaparken de işverenin verdiği talimatlara itaat etmelidir. Nasıl hukukun genel ilkeleri gereğince sözleşmede üstlenilen borca aykırı davranış halinde bazı sonuçlar doğuyorsa; iş hukukunun yapısı içinde de, taraflardan birinin sözleşmeden doğan borçlarına aykırı davranması, konumuz açısından işçinin “işini özenle yapmak” ya da “işverenin talimatlarına uymak” borcuna uygun olmayan davranışlarda bulunması durumunda da işverenin iş sözleşmesini haklı sebeple feshetmesi imkânı ortaya çıkmaktadır. İşveren lehine derhal fesih hakkının doğumu için işçiye önce görevini yerine getirmesi konusunda bir hatırlatmanın yapılmış olması zorunludur. Fıkrada hatırlatmanın yazılı yapılması öngörülmemiştir. İşçiye görevinin hatırlatıldığını, uyuşmazlık sırasında ispatlamakla yükümlü olan taraf işverendir. Ancak ispat yönünden bu hatırlatmanın yazılı yapılması ve tutanağa bağlanması faydalı olacaktır.
I) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması’ haklı fesih nedenidir. İşçi daha önce görüldüğü gibi özen borcunun bir gereği olarak “işçi sağlığını ve iş güvenliğini tehlikeye düşürmekten kaçınmak zorundadır” hükmünün uygulanabilmesi için işçinin kusurlu davranması yani iş güvenliğinin tehlikeye düşürülmesinin işçinin kastı veya ihmali sonucunda ortaya çıkmış olması zorunludur. İlgili maddeye göre işçinin otuz günlük ücretinden bahsedilmektedir. Kanunda ücretin tanımı gereğince brüt tutarlar göz önünde bulundurulacağından dolayı burada esas alınacak ücret işçinin aylık brüt ücreti olmalıdır. Meydana gelen zarar, bu brüt ücreti aşıyor ise işveren iş sözleşmesini haklı olarak feshedebilir ve bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten sonra ve fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra zaman aşımından dolayı fesih hakkı kullanılamaz.