14-16 Şubat’ta düzenlenen 2020 Münih Güvenlik Konferansı’na Dünya Sağlık Örgütü Başkanı, Tedros Adhanom Ghebreyesus’un infodemi ile ilgili sözleri damgasını vurmuştu: “Biz sadece bir pandemiye karşı savaşmıyoruz, aynı zamanda infodemiye karşı savaş veriyoruz.”
Hindistan sosyal medyasını takip eden bir kısım vatandaş inek çişi içmek ve dışkısını yemeyi koronavirüsüne karşı tedbir olarak göze alırken, Suudi Arabistan sosyal medyasında virüsten korunmak için deve çişi ve limon suyu tavsiye edilmiş. Sarımsak yemekten, sıcak çorap giymeye, kaz ciğerini göğse sürmekten daha nice kocakarı ilaçlarına kadar birçok gayri bilimsel yöntem virüsten korunmak için dünyanın çeşitli yerlerinde sosyal medyaya konulan sahte bilgiler arasında. Birçoğunun kaynağı belli bile değil. Bir de daha da ileri gidip devasa komplo teorileri kurarak, aşı satışlarını artırmak için Bill Gates’in biyosilah olarak koronavirüsünü ürettiği gibi ipe sapa gelmez iddialar yapılmakta.
İnfodemi nedir?
İnfodemi adını verdiğimiz yalan haber, yanlış haber ve komplo teorileri sosyal medya döneminde cep telefonunuzun gönderme hızında yayılmakta ve insanları yanlış bilgiye, endişe ve paniğe yönelterek pandeminin seyrini kötü etkilemekte. Sağlık otoritelerinin sözlerini değiştiren veya bilime dayanmayan, kaynağı belli olmayan uygulamaları otoritelerin ağzından çıkmış gibi gösteren haberleri farklı gruplar üzerinden sıklıkla whatsapp’ten alıyoruz. İnfodemi niteliğindeki haberlerin çoğu ilgi, endişe, panik uyandıran sansasyonel haberler. Gruba gönderen arkadaşımız bu önemli bilgiyi hızla paylaşmak istiyor ki, bu yeni haberi herkes bilsin ve ona göre davransın. Çoğumuz grupla paylaşmadan önce bilginin nereden geldiğini, doğru olup olmadığını kontrol etmeden, hemen paylaşıyoruz. Bu paylaşma dürtüsü veya bağımlılığı bir sosyal medya yan etkisi. Yalan yanlış haberleri yaratan ve yayanlar, farklı çıkarlar doğrultusunda bizlerin bu otomatik paylaşma güdüsünden faydalanıyorlar.
İçinde bulunduğumuz kriz döneminde data altın değerinde. Data analizi pandeminin nasıl ilerlediğini, nasıl cevap verilmesi gerektiğini, sosyal mesafe, maske kullanımı gibi önlemlerin ne kadar etkili olduğunu, ekonomilerin açılma veya kapanma gerekliliğini ölçmekte kullanılmakta. Ancak, her data cevher niteliğinde değil, cevherin yanında ilk bakışta cevhere benzeyen aslında plastik atıklardan oluşanlar da var. Bu çöp bilgileri cevher yerine koymakla toplum olarak istemeden pandemiyi körüklüyoruz, yanlış verilerle yanlış yönlere hareket edip enerjimizi yanlış yerlere kullanıyoruz ve hedeften uzaklaşıyoruz. Örneğin, Nisan ayında Hindistan’da vejeteryan beslenmenin ve et tüketmemenin koronavirüsünü kapmayı önlediğine dair whatsapp mesajları ve sosyal medya paylaşımları hızla yayılmış. Sonuç, Hindistan genelinde et endüstrisinin 130 milyar rupi (1.7milyar dolar) zarar etmesiyle sonuçlanmış.
En yaygın araç: Whatsapp
En büyük bilgi kirliliği yayılmasını en yaygın kullanılan uygulama Whatsapp üzerinden yaşamaktayız. Nisan ayında Whatsapp 5 kereden fazla iletilen mesajların sadece bir kere chat içinde paylaşılmasına izin vererek kısıtlama getirdi. Bu kısıtlamanın ardından Whatsapp sıklıkla iletilen mesajlarının hacminin %70 oranında azaldığını açıkladı. Ayrıca, Whatsapp bu infodeminin önüne geçmek için, Brezilya, İtalya, İrlanda, Meksika, İspanya, İngiltere ve Amerika’da gönderilen mesajların kaynağını doğrulayabileceğiniz yeni bir özelliği hayata geçirdi. 5 kereden fazla iletilen mesajlarda büyüteç şeklinde bir ikon bulunmakta ve bu ikona tıklayarak internete bağlanıp bu içeriği doğrulamanız kolaylaşacak. Whatsapp’ın bu “internette ara” özelliği text mesajlarının bir web tarayıcı üzerinden yüklenmesine yarayacak. Sosyal medya firmaları belli özellikler ve denetleme araçlarıyla, infodeminin önüne geçmeye çalışsa da, kullanıcıların bu konuda eğitilmesi ve aldıkları haberlere eleştirel gözle yaklasmaları en önemli davranış değişimini sağlayacaktır.
Harvard, Rutgers, Northeastern ve Northwestern Üniversitelerinden araştırmacıların yürüttüğü, Amerika genelinde farklı yaş gruplarını içine alan 21 bin katılımcıyla gerçekleşen bir çalışmada, yalan haberlere en çok inanan yaş grubunun 25 yaş altı olduğu saptanmış. Araştırmada, katılımcılara koronavirüsüyle ilgili 11 yalan haber ve yanlış bilgi okunmuş ve bu haberlere inanıp inanmadıkları sorulmuş. Bu yalan yanlış bilgiler arasında, koronavirüsünün yarasa yiyen insanlardan çıktığı, antibiyotik almanın virüse karşı koruduğu ve sadece 60 yaş ve üstü kişilerin koronavirüsünden etkilendiği bulunmaktaymış. Araştırma sonucunda, ortalamada katılımcıların yaşları ne kadar ileriyse, yalan haberlere inanma seviyelerinin o kadar düşük olduğu saptanmış.
Bilgi kirliliğinin farkında olmak, okuduğumuz veya duyduğumuz herşeye inanmamak günümüz sosyal medya çağında geliştirmemiz gereken bir refleks. Kendimizi ve yakınlarımızı nasıl korur ve bu bilgi karmaşasında doğru yönü buluruz? Herkesin kendi kontrol mekanizmasını geliştirmesi ve gelen haberi hemen paylaşma alışkanlığından kurtulmanın bir yolunu bulması gerekli.
Infodemiyle nasıl savaşmalı? – Kaynak ve kaynağın kaynağını araştırın. Sosyal medyadan gelen haberin kaynağını incelemeden hatta o kaynağın da kaynağına bakmadan habere inanmayın. Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı gibi güvenilir otoritelerin websitelerinden haberi doğrulayın. – Doğruluğundan emin olmadığınız haberi paylaşmayın. Ancak doğruluğunu kontrol ettiğiniz haberi çevrenizle paylaşın. – Infodemi konusunda çevrenizi bilgilendirin. Çevrenizdekileri okudukları her haberin doğru olmayabileceği konusunda bilinçlendirin. Eğer bir haber çok sansasyonelse, doğru olmama ihtimali yüksektir. Çevrenize okudukları haberlere eleştirel bir gözle yaklaşmalarını ve her okuduklarina inanmamalarını tavsiye edin. – Yalan yanlış haberler üzerine davranışınızı değiştirmeyin, çevrenizi galeyana getirmeyin. Aldığınız haberler, okuduğunuz bilgiler sağlık otoritelerinden farklı yöntemler öneriyorsa, bu bilgilerin doğru olmama ihtimalini dikkate alın, davranışlarınızı değiştirmeyin, çevrenize duyduklarınızı anlatıp onları harekete geçirmeyin. – Yalan haberleri yalanlayıp doğru bilgileri yayın. Yalan haberlerin yalan olduğunu anladıktan sonra, birçoğumuz onu orda bırakıp, başka işlerimize devam ediyoruz. Oysa, daha proaktif olup, o haberin yalan olduğunu çevremize yayabilir, kuşkuların giderilmesinde aktif rol alabiliriz. |
Ela Erozan Gürsel