Aradan yıllar geçtikten sonra eski sevgiliniz ya da eşinizle bir araya gelmek nasıl olurdu? Evet denemişsiniz, ancak birtakım sebeplerden dolayı yürümemiş… Ancak yıllar sizi de, onu da çok değiştirmiş olabilir. Kim bilir, belki de negatif yönler karşılıklı olarak pozitife dönmüştür. Ve belki de aranan mutluluk geçmişten çıkagelmiştir!
“Profesyonellikte duygulara yer yoktur” cümlesini çok kez duyduk. Ancak insan ne mekanik bir işletim sistemiyle, ne de sadece fiziki kondisyonla çalışır. Vicdanlı ve aynı zamanda zeki olan insanların aldığı her karar, duygu ve mantık çatışması sonucu ortaya çıkar. Kimi zaman mantık galip gelir ve duygusal olarak üzücü bir karar ortaya çıkar, kimi zaman da mantık mağlup olup duygusal olarak tatmin edici kararlar ortaya çıkar.
İş hayatında da zaman zaman karşılaştığımız yol ayrımlarında bunu görebiliriz. Mantık ve duygu terazisi bu anlarda devreye girer ve nöronlarınız tam gaz çalışmaya başlar. Amerika’da 2011’de de yaşanan ve ekonomiyi zor duruma sokan istifalar literatürde “The Great Resignation” olarak kendine yer bulmuştu. Benzer durum iki yıldan fazla süren pandemi sırasında da yaşanıyor. Pandeminin etkisine ek olarak ülkemizdeki yüksek enflasyon, Z Kuşağı çalışanların bununla başa çıkamayıp özellikle yılbaşından itibaren birçok yol ayrımına sebep oldu.
Geri Dönüşler
Nasıl ki ayrılıklar sevdaya dâhilse, profesyonel hayata da dâhil. Peki, ya yazımızın en üstünde bahsettiğimiz geri dönüşler?
Kimi şirketler, katı politikaları nedeniyle bir daha asla eski çalışanlarını bünyesine almıyorlar. Ancak kurum kültürüne, iç ve dış dinamiklere, iş yapış biçimlerine hâkim bir çalışan her zaman potansiyeli yüksek bir İnsan Kaynağı oluşturur. En basit hâliyle şu şekilde açıklamak yerinde olacaktır: Yeni bir çalışanın adaptasyonu uzun sürerken; eski çalışanın tekrar kuruma dönmesi hâlinde, böyle bir problem çok yüksek oranda söz konusu olmayacaktır. Çünkü eski çalışan, kurumla girebileceği alışverişi çok iyi biliyordur.
Eski çalışanınız, yeni gittiği yerde harika sektör deneyimlere, becerilere ve network’e erişebilir. İşte karşınızda kendisini çok geliştirmiş ve adaptasyon sorunu yaşamayacak bir İnsan Kaynağı! Böylesine bir potansiyel çalışan, eski kurumunun yönetici kadrolarına adaylığını da resmen açıklamış oluyor.
Bir anlık hevesle iş değiştiren, ancak umduğunu bulamayan; yani eski kurumunun değerini kaybedince anlayan çalışanlar da var elbette. Bu çalışanların eski kurumlarına geri döndüklerinde işlerine sıkı sıkıya bağlandıklarını ve hâliyle performanslarında da büyük artışlar meydana geldiğini zaman zaman gözlemliyoruz.
İşten çıkacak olan bir çalışanınla yapılacak olan çıkış mülakatı çok büyük önem taşıyor. Aslında bu görüşmelerin çıkış evresinden önce belirli aralıklarla yapılıp, çalışanın nabzını her daim yokluyor olmak eldeki yeteneği kaybetmemek adına en garanti yöntem.
Eski işine geri dönenleri üç grupta özetlemek gerekirse:
- Mevcut işinden yeni kariyer arayışı için ayrılan ama umduğunu bulamayıp, geri dönenler.
- Mevcut işinden ayrıldıktan sonra harika deneyimler, beceriler kazandıktan sonra eski işine daha yüksek pozisyonda dönenler.
- Mevcut işinden ayrılmış olsa da, kendisini yetiştiren –artık onun için eski olmuş- kuruma danışmanlık ya da tedarikçi olarak hizmet vererek bağını kopartmayanlar.
Hâlâ Bıraktığım Gibi Misin?
Çalışanın işi değişiyor ama kurum da yerinde saymıyor tabii ki! Kimi zaman kurumlar da kültürlerinde çeşitli değişikliklere gidiyor. Şayet kurum büyük değişikliklere gitmiş ve eski çalışan da kurumu bıraktığı gibi hayal ediyorsa, işte burada bir “ten uyuşmazlığı” kendini gösteriyor. Sonbaharda dökülen yapraklar gibi, kurulan hayaller de birer birer hüsrana doğru yol alıyor.
Hayatta en olmayacak şeylerin olabilme ihtimaline dair onlarca atasözü var. Yıllar sonra bir gün eski sevgiliniz ya da eski eşiniz kapınızı “en mükemmel eş” olarak, eski kurumunuz da kapınızı “en mükemmel iş” olarak çalıverir (gerçi eski işinize dönüş ihtimaliniz, eski aşkınıza göre çok daha yüksektir). O yüzden ister mağrur, ister mahzun her yol ayrımında içten bir tebessüm bırakacak vedaları tercih etmekte fayda var…
Bir Serseri Kurşun: Z Kuşağı
Yüzlerce yıl önce olduğu gibi, günümüzde de yeni gelen neslin “çok acayip” olduğundan bahsediyoruz. İş hayatına yeni gelen neslimiz: Z Kuşağı. Z Kuşağı da kendinden sonraki nesiller için çeşitli kaygılar, önyargılar besleyecek. Ancak bugünden bu kaygı ve önyargıları tahayyül ediyor olmamız zor. İş hayatında her geçen gün adından daha sık bahsettiren Z Kuşağı’nın, diğer yakın geçmiş kuşaklardan farklarından bir tanesi de çok çabuk sıkılıyor olması. Bu sıkılganlıkları bağ kurma araçlarının, diğer kuşaklara göre farklı olmasından kaynaklanıyor. Böylesine sıkılgan bir kuşağın iş hayatında palazlanması ile birlikte turnover oranlarının da artacağı öngörülüyor. Denemeyi seven bu kuşak, aradığını belki de eski şirketlerinde bulacak.