Skip to main content
search

Yakın dönem insanlık tarihinin en büyük dönüşümü Sanayi Devrimi ile gerçekleşti. Tüm dünyanın katıldığı topyekûn bir dönüşümdü bu.

Ve bugün… 2020’lerin artık ortalarındayken, Yapay Zekâ’nın heyecan verici mucizelerine anbean tanıklık ediyoruz. Evet, her gün teknoloji haberlerinde yer alan -inanılmaz- olaylar başımızı döndürecek bir hızda olsa da bana göre Yapay Zekâ Sanayi Devrimi’nin bir artçısı.

Yapay Zekâ’nın adını da kendisini de içselleştirdik bile. Kısaca YZ ya da İngilizceden gelen kısaltılmasıyla AI diyoruz artık.

Yapay Zekâ’ya Ne Kadar Güveniyoruz?

Şu ana kadar sonuçlanmış en büyük çaptaki anket çalışması KPMG’ye ait. 17 ülkeden 17 bin kişiyle gerçekleştirilen anket çalışmasında yüzde 61 YZ’ye güvenme konusunda temkinli davranıyor. Katılımcıların yüzde 67’si ise iş hayatında YZ’den alınan çıktılara düşük ya da orta ölçekli olarak itibar ediyor.

İnsan Kaynakları YZ’ye en az itibar eden ve en az kullanan meslek grubu olarak dikkat çeken bir noktada konumlanıyor.

Buradaki güvensizlik iki temel üzerinde şekilleniyor aslında.

  • Kişisel bilgilerin güvenliği
  • YZ’nin manipülasyon belirsizliği

Yüzde 71’i ise tüm güvensizlikleri yasalarla ortadan kaldıracak bir mevzuatın gelmesini istiyor. Olası bir mevzuat gelmesi bence de YZ uygulamalarının kesinlikle çok daha fazla önünü açacak bir uygulama olacak. Hatta bu bağlamda çeşitli anlaşmazlıkların yargı yoluyla çözülmeye gidileceği ve Yapay Zekâ Hukuku alanının bile ortaya çıkacağını düşünüyorum.

Yüzde 40’lık bir bölüm ise YZ yüzünden işsiz kalacaklarından emin. Bu oran İnsan Kaynakları profesyonelleri için çok daha fazla.

Anketten çıkan bir diğer sonuçta YZ’nin potansiyel faydalarına dikkat çekiyor. İnsanların hemen hemen hepsi YZ’nin gelecekteki fayda potansiyelinin çok yüksek olduğunu düşünüyor. Ancak şu an için fayda ve risk oranları karşılaştırıldığında çıkan sonucun yarı yarıya olduğunu görüyoruz. YZ konusundaki en büyük endişe ise siber suçlar alanında göze çarpıyor. Yüzde 90’a yakın bir oran YZ’nin siber güvenlik için çok yüksek tehlike arz ettiğini düşünüyor.

Katılımcıların yüzde 97’si güvenilir YZ ilkelerini güçlü bir şekilde destekliyor. YZ’nin geliştirilmesi, kullanılması ve yönetilmesi konusunda yüzde 80’lik bir oran üniversite ve savunma kuruluşlarına güveniyor. Yüzde 30’luk bir kısım ise hükumetlerin ya da ticari kuruluşların YZ uygulamalarına ya hiç güvenmiyor ya da çok az güveniyor. Ankete katılan ülkeler içinden Çin, Hindistan ve Singapur’da ise bu oran bariz bir şekilde farklılık gösteriyor. Bu üç Asya ülkesi YZ uygulamalarında yalnızca hükumetlerine güveniyor.

“Ne de Olsa Bir İnsan İşte…”

Çalışmalar bize YZ uygulamalarına karşı “şu an için” direnmeye varacak derecede temkinli yaklaşılıyor olduğunu söylüyor. Ankete katılanların insani reflekslerle biraz manipülatif cevaplar verdiğini düşünmekle beraber, sonuçların yakın gelecekte tam tersi yönde değişeceğini tahmin ediyorum.

YZ bir yenilik ve herkes az da olsa yeniliğe karşıdır. Çünkü yenilik bize yepyeni konforlar vadediyor olsa bile, aslında konfor alanımızın dışına çıkartır. İnsanları konfor alanlarının dışına çıkarmak bir ikna süreci, haliyle emek yoğun bir mesai ister.

Harika şoförlüğünden dem vuran birisini düşünün. Yıllardır direksiyondadır ve ne bir kazası olmuş ne de bir ceza yemiştir. O kar fırtınalı korkunç gecede, direksiyondaki çevik hamleleri sayesinde kaç kişinin hayatını ona borçlu olduğunu bir bilseniz! Bu harika şoförümüz(!) için YZ ile bezenmiş otonom otomobiller ne anlam ifade edecek?

Haydi sizi 1997’ye götüreyim ve o zamanlar şöhretinin zirvesinde olan Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov’un IBM tarafından geliştirilen Deep Blue bilgisayarı ile gerçekleştirdiği mücadeleyi hatırlatayım. Henüz bir sene öncesinde yendiği bilgisayarla tekrar müsabakaya çıkacak olan Kasparov’un maçtan önce “Ne de olsa bir bilgisayar işte…” diyerek rakibini küçümsemesi mağlubiyetinden sonra çok konuşulmuştu. Maçın sonucu YZ’nin doğuşunu müjdelemişti aslında. Çünkü bir bilgisayar ilk defa satrançta bir dünya şampiyonunu yenmişti. Daha sonrasında otoriteler tarafından bilgisayarın birkaç kritik hamlesinde hile olduğu iddiasında bulunulmuş olsa da artık hiçbir önemi yoktu. YZ satranç gibi komplike bir oyunda dünya şampiyonunu alt etmişti bir kere! Belki de Deep Blue konuşabilse, Kasparov için “Ne de olsa bir insan işte…” diyecekti!

Evet! Ne de olsa bir insanız! Etkisini, büyüklüğünü kestiremediğimiz bir olguyu tehdit olarak kabul ediyor ve savunma mekanizmalarımızı devreye alıyoruz. Tüm sektörler hatta tüm insanlık gibi İnsan Kaynakları da dev bir roller coaster’a binmiş durumda. Roller coaster yavaş yavaş hızlanmaya başlıyor. Kimisi yaşayacağı adrenalin için heyecanlıyken kimisi midesi bulanacağı için heyecanlı, kimisi düşüşlerden keyif alacak, kimisi dönüşlerden keyif alacak. Bakalım roller coaster bizi nerelere götürecek!