Günlük hayatınızda, zaman yönetiminde sıkça karşınıza çıkan, uymak zorunda kaldığınız kurallar, yapmak zorunda olduğunuzu hissettiğimiz işler ve katılmak zorunda olduğunuzu düşündüğünüz davetler ve aslında yapmak istediğiniz konular arasında ikilem içinde kalıyor musunuz ? Ya da sosyal medyada takılıp ardından boşa zaman geçirmenin pişmanlığını yaşıyor musunuz?
Bu konuda yalnız değilsiniz..
Biliyorsunuz son zamanlarda birçok kişisel gelişim kitabı, videosu paylaşımı var. Her birinde de nasıl daha iyi oluruz nasıl hedeflerimize ulaşırız nasıl hayır deriz birçok çeşidi ve formu var bu konuda hafiften gına gelmek üzere. Ancak, son zamanlarda Oğuz Benlioğlu’nun paylaşımlarını ilgi ile dinliyorum. Bir videosunda işlediği konuyu da kendisinden izin aldım ve burada paylaşmak istedim.
Konusu şöyle;
İşimizi yaparken gündelik hayatımızı yaşarken, gezerken, dolaşırken ve kendimizi geliştirirken yaptığımız seçimler ve sonuçlarıyla ilgili idi.
Analojisi şu, biz filimizi mi besleyelim kurbağamızı mı besleyelim?
İşte kurbağalar;
Günlük hayatta karşılaştığımız sorunları çözmemiz, bunu hızla yapmamız yapıvermemiz, bitirivermemiz. Önümüze gelen bir sorunu pratik bir şekilde çözmemiz. O gün hangi yemeği yiyeceğimize karar vermemiz, eşimizin, çocuğumuzun çözemediği bir sorunu pıt diye çözmemiz bunların hepsi kurbağa olarak nitelendiriliyor. Yani hızlı tüketilen şeyler ve hızla çözümlenivermesi gereken konular. Bunları yaptığımızda kurbağalarımızı biriktiriyoruz ve yapmamız gerekiyor günlük hayatımızı sürdürmemiz içinde birçok kurbağa biriktirmemiz gerekiyor.
Bir de beslediğimiz farklı kurbağalar var.
- Diyelim yorulduk bir yandan dinlenip bir yandan bir Netflix’i izliyoruz, kurbağamızı besliyoruz.
- Acıktık bir fast food yemek yiyoruz. Kurbağamızı besliyoruz.
- Arkadaşlar içki içmeye çağırdı arkadaşlara ihtiyacımız var. Kurbağamızı besliyoruz.
- Annemizin istediği görmemiz gereken akrabalar ve gitmemiz gereken düğünler var. Kurbağamızı besliyoruz.
- Sosyal medyada bilinçsizce kaydırarak bir saat geçirdik. Kurbağamızı besliyoruz.
İş yerinde çalışırken ise dünya kadar kurbağmız var bunları hızlı bir şekilde beslememiz gerekiyor. Yoksa ZIP ZIP ZIP’larlar taaa CEO masasına kadar müşteri şikayeti olarak giderler. Müşterimiz bizden bir talepte bulunmuşsa ne olursa olsun hızlı bir şekilde cevap veriyoruz ki zaten işimizin doğası bu. Kurbağayı her zaman beslemek zorundayız yoksa dediğim gibi oraya buraya atlarlar hayatınızı zorlaştırırlar.
Ya filler ?
Filimiz yavaş yavaş beslenir onun beslendiğini çok farkında olmayız hatta filimizi beslemesek bile kimse uzun seneler fark etmeyebilir. Filimizi iyi ve doğru bir şekilde beslersek yavaş yavaş kasları güçlenir kuvvetlenir. Neredeyse kimse filimizi beslediğimiz için bize aferin demez. Hatta filimizi beslediğimiz için arkadaşlarımızdan çevremizden azar bile işitebiliriz.
Nedir bizim filimiz?
- Sürekli ve sistematik olarak kaliteli içeriklere sahip edebiyat eserleri ya da yönetimle ilgili kişisel gelişimle ilgili doğru kitaplar.
- Yeni bir konuda veya eksik olduğumuzu düşündüğümüz bir konuda uzman olmak üzere kayıt yaptırdığımız nitelikli eğitim süreçleri.
- Doğru bir beslenme ve fitness programı, bisiklet sporu, bir maratona hazırlanma. Bir müzik aleti öğrenme, şan dersi alma ve bu konuda yetkinleşme.
- Hitabet sanatını öğrenme, toplum içinde konuşma yeteneklerini geliştirmek için gidilen sağlam bir kurs.
- Bir yabancı dil, belki programlamaya ilişkin, yeni yapay zeka kullanımına ilişkin bir kurs.
Yaptığımız işi destekleyen veya yaptığımız işi işin dışında olan yeni bir disiplin öğrenimi.
İşte böyle, günlük hayatımızda zorunlu olduğumuz veya hoşlandığınız için yaptığımız kurbağalarımızı beslerken, filimizi aç bırakmayalım. Onu yavaş yavaş gözlerden ırak besleyelim, evimizde bir fil beslediğimizi, sadece bizi anlayan ve gelişim süreçlerini bilen akıllı kişilerle paylaşalım. Diğerleri bize filin çok yemek yediğini, beslemenin gereksiz olduğunu, onunla ne yapacağını anlayamadığını söyleyecektir. Belki iş yerinizdeki mevcut yöneticiniz bile “Ya ne gerek var?” diyecektir. Aldırmayın siz doğru bir fil bulup besleyin. Şirketiniz de bir terfi söz konusu bu terfi için de belli bir konuyu bilmek gerekiyor, veya kendini geliştirmeyi bilen bu konuda kendini kanıtlamış bir kişi aranıyor. İşte o zaman filinizden bahsetme zamanı.
Bir gün onu kurbağaların karşısına çıkarıversek filimiz ayağının altında çok az bir çaba ile kurbağaları eziverir. Kurbağalar yere yapışır.