Skip to main content
search

Kaynak: Datassist / Değişim Yelpazesi, Dünya Gazetesi

Yapmamız gerekenlerin giderek daha çok zamanımızı alması, hemen hepimizi yapmak istediklerimize zaman kalmaması ile karşı karşıya bırakıyor günden güne. Zaman, yaşamın artan trafiği içinde çok daha değerli, az bulunan bir maden durumunu almakta. Zamanla ilgili en ciddi açmazlarımızı da iş yaşamımızda bulmaktayız. İşimizin bizi daha meşgul etmesi, bizden hep daha fazlasını istemesi; ailemize, sevdiklerimize, dahası kendimize zaman ayıramamayı, kendimizden birşeyler vermeyi getiriyor beraberinde.

Zamanın bu değerliliği ve azlığı da; onu daha etkin ve verimli kullanabilmek için yeni arayışlara, yöntemlere itiyor çalışanları.

İşine harcadığı zamandan çalma şansı yok şüphesiz genelde hiçbirimizin. Ancak; özellikle şehir yaşamından ve giderek artan araç ve insan trafiğinden kaynaklı zaman kayıplarımız olduğunu görüyoruz açık biçimde. İşte geçirdiğimiz, fazladan çalışmak zorunda kaldığımız zamanlar bir yana, işe ve eve ulaşabilmek için harcanan zamanlar, kendi başına bir mesayi halini almaya başladı gitgide. İşte çalışma süresinden fedakarlık etmeksizin zaman kazanmanın en efektif yolu olarak ortaya çıkmakta Ev-ofis (home office). Çalışmak için işe gitmenin gerekmediği bir düzeni; yaşam alanımızı hem özel, hem de iş yaşamı için kullanmayı anlatıyor bu yeni çalışma biçimi.

Başarılı bir “Ev-Ofis” operasyonunun olmazsa olmazları…

Haftalık ortalama çalışma süresinin  + 40 saat olduğu düşünüldüğünde, yollara akıttığımız zamanı kurtarmanın önemi daha açık biçimde anlaşılabilir doğal olarak. Üstelik bu süre, özellikle kent yaşamında günlük 3, hatta 4 saate varan sürelere ulaşırken… Dahası yolda geçen zaman bir yana, bu yolculukların bize getirdiği yorgunluk, stres ve ek problemler var.

Böyle bakıldığında; evden çalışabilme hayali, her gün işe gitip gelebilmek için böylesine bir bedel ile karşı karşıya olan herkes için ideal ve çekici bir yöntem olarak duruyor. Öte yandan; işinizi evinize taşıyabilmeniz için de yapılması gereken şeyler, sağlanması gereken şartlar var.

“Ev-ofis” yönteminin gelişmesi; gerek telekomünikasyon, gerekse bilgi teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmelere dayanmakta. Evden çalışabilmenin gerçekliliği, bu teknolojilerin sunduğu olanaklardan en üst düzeyde yararlanabilir olmanıza, evinizi bir bilgi işlem ve iletişim üssüne çevirebilmenize bağlı. İşlerinizin aksamadan yürüyebilmesi için teknolojik alt yapınızın bunu sağlayabilir olması gerekmekte. Aksi bir durum; sizi kolaylıkla yollardan daha çok zaman alan, daha can sıkıcı bir sonuçla karşı karşıya bırakabilir kolaylıkla sizi.

Kimler için ideal?

“Ev-ofis” denilen evden çalışmalar; özellikle disiplinli, kendi kendini motive edebilen, diğer çalışanlara iş akışı açısından bağlı olmayan, güvenilir, minimum denetime ihtiyaç duyan çalışanlar tarafından tercih edilebilir.

Evden çalışmalarda; internet ve telefon ile tüm kontaktlara ulaşmak, web kamera ve bilgisayar ile video telekonferanslarla toplantıya katılmak, sunum yapmak gibi her türlü olanağı kullanmak mümkün.

Başarılı bir “Ev-ofis” uygulamasının tek gerekliliği teknolojik alt yapı değil elbette. Yaşam alanınızın dekorasyonundan iş planlamanıza, zamanınızı programlamaktan rehavetten kaçınmanıza kadar çok sayıda göz ardı edilemez gerekliliği var bu işin. Yaşamın her alanında olduğu üzere, en temel nokta, “denge”. Ne zaman çalışacağınıza, işi ne zaman bırakacağınıza, özel yaşamınızın sınırlarına doğru karar verememek; ikisinden birinin diğerini sıkıntıya sokması, çok cazip görünen bu yöntemin hiç hesapta yokken eskiyi aratması demek. Öyle ki; dengeyi sağlayamadığınızda, kendinizi işten kaçmak isteyecek ölçüde bir iş temposuna kaptırdığınızda; kaçıp gidebileceğiniz, işten uzaklaşıp zihninizi dinlendirebileceğiniz bir eviniz de kalmamış olacak elinizde artık.

Zamanı etkin ve doğru kullanmanın çekici yöntemlerinden biri, hatta bilinen en iyisi belki evden çalışabilmek. Ancak, yaşama dair yönteminiz ne olursa olsun, başarılı bir yaşam öyküsüne sahip olabilmenin anahtarı; onu nasıl uyguladığınız, yaşam dengenize ne ölçüde sadık kaldığınız; özetle, sizsiniz.

Dikkat; “İş”inizi evinize taşıyıp, her gün ona ulaşmak için harcadığınız zamanı kurtarmaya çalışırken; evinizden olabilir, kendinizi işinizin evinizi işgalini izlerken bulabilirsiniz…

DBS

Leave a Reply