Skip to main content
search

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 30 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanmıştır.

Dijital göçebe de ne demek? Göçebenin dijitali analoğu mu olur diyenlerden misiniz? Yoksa dijital göçebelik kavramını birkaç senedir takip eden ve bu yaşam tarzına özenen yenilikçilerden mi?

Dijital göçebeler uzaktan çalışarak yaşamlarını istedikleri ülkede sürdürmeyi başaran hızla büyüyen bir topluluk. Nomad veya göçebe olarak anılmalarının sebebi çoğu zaman bir ülkede birkaç aydan fazla kalmamaları ve yeni bir şehre, ülkeye geçip orada yepyeni bir düzen kurmaları. İşyerleri internet bağlantısı olan her yer. Evleri küçücük bir pansiyon odasından deniz kenarında bir bungalova kadar kendi zevkleri ve ihtiyaçları doğrultusunda farklılık göstermekte. Ana amaç özgürlük. Bir eve, bir ofise, bir şehre, ülkeye veya kıtaya bağlı kalmadan gönüllerince istedikleri yerde istedikleri kadar yaşayıp yollarına devam etmek.

Çalışma yerleri bazen ortak çalışma alanları, bazen plaj kıyısında bir masa ve sandalye, bazen bir cafe, kesilmeyen bir internet olduktan sonra her yerden işlerini yapabilme özgürlüğüne sahipler. Akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayarlar, VOIP ve bulut hizmetleri uzaktan çalışmayı büyük ölçüde kolaylaştırmakta. Zorluklar yok mu, pek tabii ki var, merkez ofisle aradaki zaman farkı, farklı kurallar ve kanunlar, uluslararası sağlık sigortalarının kapsamı, aile, arkadaş ve partnerlerle uzaktan yürütülen ilişkiler, seyahat, keyif ve iş arasında denge kurma…

Unsettled, Roam ve diğerleri…
Dijital göçebelere hizmet veren yeni girişimlerin sayısı hızla artmakta. Unsettled, dijital göçebelere 30 günlük beraber yaşama ve çalışma deneyimleri sunan girişimlerden bir tanesi. “Değişimi kucaklayın” diye sesleniyor Unsettled sitesini ziyaret edenlere. “Çok çalıştınız. Size söylenen her şeyi yaptınız. Yirmili yaşlarınızda üstünüze düşenleri yaptınız. Üniversiteyi bitirdiniz, yakın arkadaşlarınız oldu, kendiniz için bir kariyere başladınız. Tabii ki yolunuza çıkan bazı engeller oldu, ancak günün sonunda başardınız. Şehirde bir eviniz vardı, herkes gibi yılda iki haftalık tatillere çıktınız. Ayakta kaldınız, ayakta kalmakla kalmayıp kendinizi aştınız. Sonra birden her şey yavaşlamaya başladı. Durdunuz ve kendi kendinize ‘Bu mudur?’ dediniz. Daha anlamlı, daha farklı, daha büyük şeyler olmalı dediniz. Absürt geldi birden her şey. Büyümek, keşfetmek ve bilinmeyeni öğrenmek istediniz. Bilinmeyenden korkmayın, ona sarılın!” diyor Unsettled.

 

30’larının başında olan Unsettled’in kurucusu Michael Youngblood bir diğer dijital göçebe olan Jonathan Kalan ile beraber bir çevre kurma hayaliyle yola çıkmış: Dünyanın güzel bir yerinde hayatı deneyimlerken, hem çalışsak, hem kendimizi entelektüel ve profesyonel anlamda geliştirsek, hem de bu ütopik görülebilecek bu yaşam biçimini aynı kafadan insanlarla paylaşabilsek… Kalan, olumsuz görünen bir şeyi olumluya çevirme isteğinden Unsettled ismini seçtiklerini dile getirmekte. Eğer 9-5 işiniz size stabilite getireceğine, canınızı sıkıyorsa, belirsizliğe atılın diyor. Kimi profesyoneller tam da bu yüzden doğup büyüdükleri şehri ve uzun saatler ve tüm profesyonel yaşamlarını adadıkları kurumsal işlerini bırakıp, hayatlarının rutine binmiş ritimlerini kırmak, yeni bir heyecan, yeni bir çevre, yeni bir macera arayışıyla yola çıkıyorlar. Seyahat ve işi birleştiriyorsunuz, esneklik gününüze damgasını vuruyor. Kimi zaman birkaç saat çalışıyorsunuz, kimi zamansa saatleriniz ofis saatlerinin çok üzerine çıkıyor. Patron sizsiniz, ödev sizin, teslim tarihi belli, zamanı ayarlamak size düşüyor.

Nomad Cruise, yılda iki kez dijital göçebeler için iki haftalık networking etkinlikleri hazırlayan bir firma. Kurucusu Johannes Voelkner, birçok insanın “Keşke ben de böyle bir şey yapabilsem” diye kendisine yaklaştığını ancak bir türlü cesaret edemediğini belirtiyor. Voelkner’e göre, radikal bir değişiklik yapmadan önce, kişinin kendini denemesi önemli. Böyle bir yaşam tarzına uyup uymadığını ancak kısa süreli bir deneme yaparak görebilir kişi. Kendi de dijital göçebe olan Voelkner bundan iki yıl önce yalnızlığına çözüm olarak organize etmeye başlamış bu okyanus aşırı networking amaçlı gemi turlarını. Tipik bir grubu 30’un üzerinde milletten ortalamada 20’li yaşlardan 30’lara değişiklik göstermekte. Ancak 60’larında veya bebekleriyle gruba katılan birkaç kişi de yok değil.

Bir diğer dijital göçebelere hizmet veren parlak iş fikri Roam. Miami, Bali, Madrid, Londra ve Tokyo’nun içinde olduğu bir düzine dünya şehrinde göçebelere beraber yaşama ve çalışma alanı sunuyor. Her şehirdeki tesis, kişiye özel tek kişilik oda veya süitlerin yanında, beraber zaman geçirilebilecek yaşam alanları, toplantı odaları, beraber çalışma alanları, hızlı wifi temin etmekte. Bir yandan hiç tanımadığınız bir şehre hızla bir çevrenin insanı olarak alışmanız kolaylaşırken, diğer yandan birçok otele kıyasla daha uygun fiyat ve şartlarda konaklamanızı sağlıyor. Göçebe hayatını seçenlerin çoğu freelance işler yapmakta, yazarlık veya yaratıcı işlerde çalışanlar çoğunluğu oluşturuyor. Ancak Google veya Boston Consulting gibi, çok uluslu devler için çalışanlarına da zaman zaman rastlanmakta.

Geçici lokal olarak gezmek istiyoruz
Seyahatın çehresi değişti. Kimse turlara yazılıp bir otobüs dolusu turistle beraber şehrin en meşhur yerlerini gezmek ve önünde selfieler çekmek istemiyor artık. Lokaller gibi yaşamı deneyimlemek istiyor herkes. Paris’e gidiyorsa, sadece müze gezmek, Champs Elysee’de gezinmenin ötesinde cafelerde saatlerini geçirmek, saatlerce yürümek, sanat galerilerini gezmek, metrosunu avucunun içi gibi bilmek istiyor… Turist değil Parisli gibi yaşamanın peşinde oluyor. Şehrin sakinlerinin neler yaptığını, nelerden hoşlandığını, nerelerin in olduğunu internetten öğrenmek artık eskisine göre çok kolay. Hele bir de tanıdığınız birkaç lokal arkadaşınız varsa… O zaman kültürün zevkini tam anlamıyla çıkarıyorsunuz.

Aslında dijital göçebelerin de yaptıkları tam olarak bu. Lokal gibi yaşadıkları ortamların keyfini çıkarmak. Bir ay veya birkaç ay süresince bir şehirde kalmak ve kültürü içine çekmek, tamam artık ben yeni bir yere gitmek istiyorum dediğinde devam etmek.

Dijital göçebenin hayatı gerçekte nasıl?

Forbes’a göre, Amerika’daki mileniyallerin %15’i dijital göçebe. Mileniyallerin tamamının 75 milyona ulaştığı Amerika’da bu 18-34 yaşları arasında 1 milyon gencin dijital göçebe olduğu anlamına geliyor. Dijital göçebelerle ilgili merak edilenleri kendisi de dijital göçebe olan Rachel Jones bravotv’de yayınlanan yazısında madde madde anlatmakta.

 

DBS

Leave a Reply