Skip to main content
search

Bilinmezler dünyası başka bir galaksiden, başka bir gezegen değil. İnsanoğlunun binlerce yıldır serüvenler yaşadığı, hayatta kalmak için mücadeleler verdiği, yaşam olduğundan emin olduğumuz tek dünya…

Dünyamız. İronik bir şekilde, bunca yıldır yaşadığımız dünyanın yabancısı olduk. Kendi yarattığımız kompleks sistemlerin içinde, karmaşa, belirsizlik, kimi zaman da çaresizlik ve korku yaşıyoruz. Ekonomi ve iş çevrelerinde kendi ellerimizle ter dökerek yarattığımız dünyamızı VUCAH tabiriyle değerlendiriyoruz.

VUCAH nedir?

V – Volatile (inişli çıkışlı)

U – Uncertain (kesin olmayan)

C – Complex (karmaşık)

A – Ambiguous (belirsiz)

H – Hyper-Connected (her şeyin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu)

VUCAH birçoğunuz tarafından VUCA olarak bilinir. H – Hyper-Connected kısmı sistemlerin ve insanların birbirleriyle neredeyse ışık hızıyla bağlantılı olduğunu ve birbirlerini doğrudan etkilediklerini gösterir. Harvard Business Review’da Ocak-Şubat 2014 sayısında yayınlanan Nathan Bennett ve James Lemoine imzalı makale her bir harfin ne anlama geldiğini açıklamıştır: V – Volatility, zorlukların beklenmedik, stabil olmayan, bilinmeyen süreli olduklarını vurgular. Bu zorluklar çoğu zaman anlaşılması zor değildir, zorluğu aşacak bilgiye ulaşmak da pek zor değildir. Ancak inişli çıkışlı bilinmez bir süreç olması muhtemeldir. U -Uncertainty kesin olmayan dinamikleri işaret eder. Sebep-sonuç bilinmekle beraber, yakın zamanda neler olacağıyla ilgili yeterli bilgi mevcut değildir. Örneğin, rakip şirketin ne zamandır teknik sebeplerden dolayı piyasaya veremediği ürün nihayet lanse edilince pazar dinamikleri değişir… Nasıl, ne kadar süreyle bilinmez… C – Complexity durum çok yönlüdür, birçok etken birbirine bağlıdır. Bazı bilgilere ulaşmak mümkündür, bazılarını öngörmek gereklidir. Ancak büyük resmi ve detayları görebilmek zordur çünkü yapısı ve hacmi insanın hızla algılayabileceğinin ötesindedir. A – Ambiguity bu birçok etkenin birbiriyle olan bağlantıları net değildir. Ne neden kaynaklanır, nelerle ilgilidir, kimler etkilenir, kimler etkiler… Tüm bu soruların cevapları bulanıktır.

Bir diğer ilginç ironi ise VUCAH dünyamız içinde işimizi yaparken bir türlü bu belirsizlikleri kabul etmeyişimiz. Düşünün ki

patronunuz sizden önümüzdeki sorumlu olduğunuz ürünlerle ilgili 5 yıllık bir projeksiyon yapmanızı istiyor. Her şeyin belirsiz olduğu en son duymak isteyeceği şey… Bilinmezlikleri kimse sevmez. Bilinmeyeni tahmin etmek zordur, kontrol etmek ise imkânsızdır. Siz ne yaparsınız? Raporunuzda bilinen dünyada en çok sevilen terimleri kullanarak, RİSK’lerin üzerinde durursunuz. Yönetim riskleri öngörmeyi sever. Riskler somuttur, ölçümlenebilir. Büyük kurumlar riskle nasıl başa çıkacaklarını iyi kötü bilirler, risk yönetimi uzmanları çalıştırırlar. Bu profesyoneller üst yönetime yakın ve orta gelecekte gördükleri potensiyel risklerle ilgili rapor verirler. Risk kontrol altında bir alan olarak görülür, tabii ki bilinmeyenler vardır ancak onlar da belli parametreler doğrultusunda öngörülebilir.

Kurumsal dünya ‘bilinmeyenin’ içinde olmak istemez, bilinmeyen dünyayı kabul eden ve bu bilinmezliklerde fırsatlar gören girişimcilerdir. Öyle ki, kurumların risk olarak gördükleri veya henüz risk olarak tanımlamadıklarını akıllı girişimci fırsata çevirir. Bazen da küçümsedikleri pazarın kimsenin istemediği payı yepyeni bir minik şirketin pazara girip, müşteri satın alma davranışlarının tamamen değişmesine sebep olacaktır.

Bilinmeyen Dünya Girişimcinin Dünyası

Koca kurumların atladığını ufak girişimler nasıl görebilir diye düşünüyor olabilirsiniz. Girişimci sıfırdan başlar. Aşık olduğu bir fikri, fikrini herkesin bayılacağı bir ürüne dönüştüreceğine inancı ve vizyonu vardır. Bilinmezler onu korkutmaz. İçinde bulunduğu her şey bilinmezdir. Başarılı olacağına bazen sırf kendi ve takımı inanır. Diğer insanların ne fikrinden ne inancından ne de vizyonundan haberi vardır. O bilinmezleri kendi için bir bilinir hale getirmeye çalışır. Birçok girişimci ufak başlar. Bütçeleri bellidir ve oldukça limitlidir. Potansiyel müşterisiyle yakın ilişki kurar. Müşterisinin ne istediğini, istemediğini, ürünün hangi ihtiyaçlarını karşıladığını ve daha da önemlisi hangi isteklerine cevap verdiğini en iyi o bilir. Deneyimin ürünün önüne geçtiği günümüzde ihtiyacın ötesine geçip istek yaratmak başarının yoludur. Bir diğer deyişle, ihtiyaç keyifli bir şekilde karşılanmalı, müşterinin daha da fazla ihtiyaç artı istek duymasını sağlamalıdır. Kimse çevresindekilere ihtiyaçlarından bahsetmek istemez ancak sizi mutlu eden bir şeyi ballandıra ballandıra anlatırsınız, tekrar almak ister, arkadaşlarınıza tavsiye edersiniz.

Aslan ve Fare

Kurumsal şirketler ve girişimlere en güzel örnek aslan ve farenin klasikleşmiş hikayesidir.

‘Ormanlar kralı aslan bir gün ormanda avlandıktan sonra tatlı tatlı kestiriyormuş. Minik bir fare aslanın yanına çok yaklaşma hatasında bulunmuş ve Aslan sinirlenerek uyanmış. Fareyi fark eder etmez öldürecekmiş ki, Fare yalvarmaya başlamış:

– Ne olur beni bırak! Gün olur benim de sana bir iyiliğim dokunur, demiş.

Aslan farenin bu sözlerine gülerek:

– Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunabilir ki! diye cevap vermiş, bir yandan da fareye acımış ve serbest bırakmış.

Aradan zaman geçmiş, Aslan bir gün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış.

Heybetli yapısıyla Aslan çırpınmış durmuş, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçen Fare Aslan’ın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirmiş ve Aslanı tuzaktan kurtarmış.

Aslan ve Fare’den Dev Kurumların ve Girişimcilerin öğrenecekleri var:

– Boyutundan dolayı kimseyi küçümseme.

– Alakasız dahi görünecek şirketler ve endüstrilerle ortaklığa açık ol, iki tarafı büyütecek ortak proje fırsatlarını kaçırma.

– Girişimci olarak cesur ol, Dev Kurum seni ciddiye almayacak dahi olsa teklifini yap. Kim bilir belki Aslan’ın Fare’nin canını bağışladığı gibi, Dev Kurum’da başka ona çok cazip gelmeyen bir teklifi geleceğe yatırım yapmak için kabul edebilir. Ya da Küçük Girişimi geri çevirir, ona güler, ve gelecekte Girişim’in devleşmesine tanık olur ve ben niye bunu göremedim diye söylenir durur…

Girişimci ve Dev Kurum olarak Fare ve Aslana kulak verin.

Bu yazı, http://hrpozitif.net sitesinden alınmıştır. 

Ela Erozan