Bakım ekonomisinin başrolünü kadınlar oynuyor.
Care ekonomisi nedir?
Care ekonomisi fiziksel, psikolojik ve duygusal yardıma ihtiyaç duyan veya gelişmekte olan kişilerin bakımından doğan ücretli ve ücretsiz işlerin tamamını içine alır. İşin içine evlerimizde küçük çocuklarımıza bakmamız, aile büyüklerimize bakmamız gibi tam olarak ekonomiye girmeyecek işler girdiğinden sınırları pek de net çizilemeyen bir ekonomidir. Türkçeleştirdiğimizde “bakım ekonomisi” dediğimiz care ekonomisi sağlık, eğitim, yaşlı ve çocuk bakımı gibi geniş bir sektör yelpazesini kapsar. Bakım ekonomisinin aktörleri; hem ücretli hem ücretsiz bakım hizmeti veren birey ve kurumlardan oluşur. Bu sektörler içinde de bakım işlerinin çoğu ücretsiz yapılan işler olarak görüldüğünden ve de dünya genelinde bakım işlerinin büyük bir kısmının kayıtsız yapılmasından bu ekonominin büyüklüğünü kestirmek oldukça zordur.
Bakım evde yapıldığında gündelik yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan işlerin bir parçası olarak görülür. Ev işleri, market alışverişi, yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çamaşır yıkamak, ütü, çocukların okuldan alınması, beraber ders çalışılması, yaşlı annenize bakmak gibi ailenin tüketimini ve ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan işler ekonomi içerisinde görülmemekte, ülkelerin GSYH’sine yansıtılmamakta. Oysa, bakım işi toplumların geleceği ve insanoğlunun refahı için son derece önemlidir. Bakım işleri sayesinde işgücü sürdürülebilir, aileler üretken olabilir, insanlar ekonomiye katkı sağlayabilir, toplumlar bu sayede gelişebilir, evrimleşebilir.
Burada anlaşılması gereken en kritik konu bakım ekonomisi içerisinde kadının üstlendiği başrol. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, ücretsiz bakım işlerinin %75’i kadınlar tarafından üstlenilmektedir. Bu rakam kadınların işgücüne girmesinin, kariyerinde ilerlemesinin ve eve ikinci bir gelir getirmesinin ve de kadınların profesyonel açıdan büyümesinin önünde büyük bir engeldir. Bakım işlerini görmek açısından kadın-erkek arasındaki dengesiz dağılım toplumun ve ekonominin gerilemesine veya ilerleyememesine sebep olacak, yakın gelecekte insan ömrünün daha da uzamasıyla beraber sosyal sancılar belirgin bir şekilde ağırlaşacaktır.
Bakım ekonomisi içinde kadın-erkek eşit DEĞİL
Gene Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, geçtiğimiz 100 sene içinde erkeklerin yaş ortalaması 40.5’ten 67.1’e, kadınların ise, 43’ten 71.7’ye çıkmıştır. Bakıma gerek duyulan yaşam döngüsüne bakıldığında; bebeklik döneminde yaşam anne-baba veya başka bir yetişkine tam bağımlılık ile başlar, anaokulu ve ilkokul çağında çocuğun bakımı tam bağımlılıktan kısmî bakıma geçer. Gençlik ve yetişkinlik dönemine gelindiğinde, kazalar veya hastalıklar yüzünden belli süreli veya uzun soluklu kronik bakım gerektiren farklı seviyelerde bakıma ihtiyaç duyulabiliyor. Sağlık sektöründeki gelişmelerle, emeklilikten sonra kendi kendine yetebilen 60 yaş üstü kişilerin yaşam kalitesi olumlu şekilde etkilenmiştir. Ancak daha da ilerleyen yaşlarda yaşlılıktan kaynaklanan hastalıklar ve yapabilirliklerin azalmasıyla gündelik bakıma ihtiyaç artar. Bakım birçok toplumda annelere ve kız çocuklarına düşen bir görev olarak görülür. 33 ILO üyesi ülkede 1998 ve 2006 arasında 7 ila 14 yaşında kız ve erkek çocukların katılımıyla gerçekleştirilen bir çalışmada kızların erkeklere oranla daha çok ev işi yaptıkları saptanmıştır.
OECD Gelişim Merkezi’nin Aralık 2014 raporuna göre, dünya genelinde kadınlar erkeklere kıyasla 2 ila 10 kat daha fazla ücretsiz bakım işiyle uğraşır. Bu dengesiz dağılımın sebebi, toplumda cinsiyetler üzerine yapışmış stereotipler ve sosyal kurumların ayrımcı yaklaşımlarıdır. Kadınların ücretsiz bakım işlerinde çoğunluğu oluşturması ülke ve dünya genelinde kadının istihdama katılımı, maaşlar ve iş kalitesi alanlarında bilinmeyen halkayı oluştururmakta. Cinsiyetler için kabul edilmiş normlar ve stereotiplerin giderilmesi ücretsiz bakım işlerinin kadın ve erkek arasında eşit dağılımıyla yakından ilgilidir. Çocuklara bakmak, hasta yakınlarımız ve yaşlılarla ilgilenmek hayatın gereklerinden. Bu tür parasız işler iş kanunları, yönetmelikler yapılırken, çoğu zaman dikkate alınmaz. Bunun en önemli sebebi bu gibi işlerin ölçülebilmesinin ve takip edilmesinin zorluğudur. Ancak dünyada yaşlanan nüfusun büyüme hızı dikkate alındığında bu doğru bir yaklaşım değildir. Kadın toplumun ona biçtiği rol gereği hem evde hem işte çalışacak. Hem ev temizleyecek, annelik yapacak, hem kariyerinde geri kalmayacak. Zamana, enerjiye meydan okuyan süper kadınlardan bahsediyor olmalıyız. Kadının zamanı nereye gidiyor: iş mi, eğlence mi, ev mi, ofis mi, ücretli mi, ücretsiz mi?
(…)
Dünya Gazetesi’nde 14 Kasım 2017 tarihinde yayımlanan yazımızın tamamını okumak için görsele tıklayabilir veya HRPozitif’i buradan ziyaret edebilirsiniz.
Care Economy hakkında düzenleyeceğimiz İşvereni Yakan Sorular 9 hakkında bilgi almak için de etkinlik sayfamızı ziyaret edebilirsiniz!