Skip to main content
search

Koronavirüs dünyayı aklımızın hayalimizin almadığı ölçülerde değiştirmekte. Hangi coğrafya, dil, din, ırk, ülke, yaş, cinsiyetten olursak olalım, hepimiz hayatta kalma moduna girmiş durumdayız. Öyle zamanlar oluyor ki kendimizi bir bilim kurgu filmi içinde hapsolmuş hissediyoruz. Doğal olarak, dünya genelinde 215 ülke ve toprak parçasında 12 milyon insana bulaşan ve yarım milyon insanın canına mal olan bu dayanıklı virüsle mücadelede insan hayatı ve sağlık güvenliği kişisel ve iş kararlarımızın merkezinde yer almakta.

İnsan merkezli yaklaşım zorunluluğu ile, iş dünyası İnsan Kaynaklarını stratejik bir koltuğa oturttu ve masadaki yerini sağlamlaştırdı. Bundan sonra izlenecek belirsiz yolun haritasını hazırlamakta, çalışanların ve müşterilerin korunduğu ve iş süreçlerinin ve operasyonların yeni normale uydurulduğu, sürdürülebilir bir işletme olmaya devam edilebilmesi için, İK profesyonellerine yeni bir misyon verilmiş durumda. Kovid ile dönüşüm stratejisi, değişen şartların ışığında  iş, iş gücü ve iş yerini yeniden tanımlamalı.  

Her şey işle başlıyor. Öncelikle, iş nasıl değişti? Bir iki güvenlik önlemi alarak işler eskisi gibi devam edebilecek mi? Yoksa iş yapış biçimlerimiz hatta işin kendi tamamen değişecek mi? Ofis diye bir yer kalmayacak, belki satışların çoğu web üzerinden olacak, üretim otomasyonla daha az işçi ile yürütülecek? Bunları öngörmek zor olduğu gibi, İK yönetiminin diğer yöneticilerle beraber, çok senaryolu, hızla değişimi mümkün kılan 12-24 aylık dönem stratejilerini oluşturmaları gerekli. Önceliklerin ve hedeflerin kısa aralıklarla gözlemlenip analiz edildiği alternatif senaryoların hızla adapte edildiği bir planlama ve implementasyon süreci. 

Yaptıkları işi yeniden tasarlama gerekliliğini koronavirüsünden en çok etkilenen iş alanları hızla anladı ve değişen şartlara göre kendi işlerini veya iş yapış biçimlerini birkaç ay içerisinde değiştirdiler. Luthansa, Virgin, American ve United Airlines gibi ticari havayolları uçuşların %90’ının iptal olduğu bir ortamda yolcu uçuramadıklarından kargo uçuşlarına yöneldiler, ve en çok ihtiyaç duyulan süpermarket ve sağlık ürünlerini taşımaya başladılar. Amazon’un sahip olduğu Whole Foods super marketlerini ikmal merkezi olarak kullanarak daha fazla hacimlerde online market satışlarını desteklemeye odaklandılar. Fitness ve spor giyim firmaları Under Armour ve Lululemon evde spor programları düzenleyerek müşterileriyle etkileşimi sıcak tuttular ve dijitalleşme çalışmalarına ve dijital ürünlere odaklandılar. 

İş gücü diğer odak noktası. Birçok şirket kendisine şu soruyu soruyor: “kiminle savaşa çıkmak istiyoruz?” “krizle savaşta ordumda kim olursa savaştan galip çıkarım?” Her savaşta olduğu gibi, kurumsal yeteneklerle donanımlı ordunun limitli kaynaklarla galibiyet getirmesi gerekli. Kimse boşa kurşun sıkmak veya hedefi kaçırmak istemiyor. Diğer bir deyişle, takımda sadece doğru yetenekler için yer var, en iyilerin en iyileri. 

İK metodik bir değerlendirme sistemiyle böyle bir zamanda kendini geleceğe taşıyacak kişilerle yola devam etmeyi planlamalı, ve de yolları ayırma zorunluluğunda kaldığı çalışanlarına en iyi imkanları bu geçiş süresinde sağlamalı. Kalanların yetilerinin yaşam boyu eğitim esasına dayanarak sürekli olarak geliştirilmesi işin bir parçası haline getirilmeli. Unutulmamalı ki, çok zor bir dönemden geçiyoruz, rekabet şirket içinde olduğu kadar, şirket dışında da kıran kırana artarak devam edecek. Eski çalışanlar, sektör içinde işten çıkarılmış profesyoneller, uzaktan serbest çalışanlar. Uzaktan çalışmanın ülke sınırlarını yıkmasıyla tüm dünyadaki profesyonellerle aynı kriterler üzerine aynı işi kapmak için çalışan bir iş gücü ile karşı karşıyayız.

İş yeri sınırları da büyük bir değişimden geçiyor, operasyon, satış ve pazarlamanın ne zaman eskiye döneceği ya da dönüp dönmeyeceği belli değil. 9’dan 5’e çalışma yok, bölgesel toplantılar yok, iş seyahatleri yok, müşteri ziyaretleri yok, yüz yüze yapılan haftalık bölüm toplantıları yok. Teknoloji uzaktan çalışmamıza imkan veriyor, bilgisayarımız neredeyse, ofisimiz orası. Sonuç olarak da, zaman ve yer kavramı karışıyor. Güne başladığımız saatlerden yattığımız saate kadar, bilgisayar ve diğer teknolojik aygıtlara bağlı yaşıyoruz. Çoğu zaman çalışma arkadaşlarımıza ve müşterilerimize ulaşmak, ve işleri zamanında bitirmek için büyük uğraşlar veriyoruz. 

İşinizi yeniden tanımlayın ve işin koronavirüsü döneminde nasıl en etkin şekilde yapılacağının yolunu bulun. Bu yeni iş tanımını yaptıktan sonra, kimler sizin en verimli çalışanlarınız sorusuna yönelin. Peki ya, bu yüksek performanslı ve yetenekli çalışanlar hangi ortamda çalışacak, üretecek? Evden? Uzaktan? Fiziksel ofis olmaksızın ve de minimum etkileşimle bu çalışanların performansları ve takım dinamikleri nasıl olacak? Nasıl olursa verim artacak?

IK moderatör ve gerçekleştiri rolünü başarıyla üstlenerek bu komplike dönüşüm sürecini bütün seviyelerdeki çalışanları içine alacak şekilde yönetmeli. Her krizde olduğu gibi, bu süreçte de dayanıklılık ve aynı hedefe doğru kolektif bir şekilde yürümek ancak açık, net ve samimi bir iletişimle mümkün olacak. Tüm şirketlerin İK yöneticilerine kolaylıklar!

Ela EROZAN GÜSEL