Skip to main content
search

Eskiden büyüklerimiz “Gençler bizim geleceğimiz” derdi.

Şimdi tablo biraz değişti:

“Gençler hâlâ karar vermediği için geleceği bir süreliğine biz taşıyoruz.”

Yaşam beklentisi arttı, emeklilik sistemleri daraldı. Türkiye dahil birçok ülkede sosyal güvenlik sistemleri artık maaş değil, tansiyon yönetiyor. Çünkü denklem artık çalışmıyor: Gençler sisteme girmiyor, yaşlılar sistemden çıkamıyor.

Gençler Nerede? Çalışmak İstemiyorlar mı?

İngiltere’de NEET oranı (ne eğitimde ne istihdamda olan gençler) %13’ten %16’ya çıktı.

Türkiye’de genç işsizliği, üniversite diplomalı “bekleme salonu nesli” ile büyüyor.

Ama asıl hikâye şu:

Gençler çalışmak istemiyor değil, sadece alışıldık sistemin içinde çalışmak istemiyor.

Bir yetenek platformunun araştırmasına göre:

  • %80’i dört gün çalışmanın yeni normal olması gerektiğini söylüyor.
  • %60’ı hibrit model dışında çalışmak istemiyor.

Ve elbette esneklik, anlam, aidiyet gibi duygusal paketler olmadan yanına bile yaklaşmıyor.

İş var. Ama Z Kuşağı, o işe “o paketle” gelmiyor.

Yaşlılar Emekli Olamıyor

OECD verilerine göre 1990’lardan bu yana genel istihdam oranı sabit kalsa da, 55-64 yaş arası çalışanların oranı %66’dan fazla arttı.

İsveç’te emeklilik yaşı 75’e dayandı.

Fransa’da iki yıl artış için ülke yandı.

Çin bile 1978’den sonra ilk kez emeklilik yaşını artırdı.

Türkiye’de ise “emekli” olan ama sabah yine işe giden milyonlarca insan var. Emeklilik, artık bir statü değil, yan gelir.

Emekli olmayan emekliler, sistemi ayakta tutuyor.

Gençler Neden Bu Kadar Rahat?

Cevap: Çünkü hâlâ destekleniyorlar.

Baby Boomer kuşağı  -yani bugün hâlâ çalışan, emekliliği erteleyen veya emekli maaşına rağmen işte olan nesil- Z Kuşağı’nın en büyük finansörü.

Ev kiraları, özel okul ücretleri, yaz stajları, yurt dışı hayalleri… Bunların çoğu hâlâ aile desteğiyle yürütülüyor. Yani aslında, sadece sosyal güvenlik sistemi değil, aile ekonomisi de gençleri taşıyor.

Bu da yeni bir denklem doğuruyor:

Gençler çalışmadan yaşayabiliyor çünkü yaşlılar hem çalışıyor, hem destek oluyor. Ancak bu sessiz servet aktarımı sonsuza kadar sürmeyecek. Baby Boomer’lar yaşlandıkça, destek zinciri de kopacak. İşte o gün geldiğinde, Z Kuşağı kendini beklemeye değil, çalışmaya zorunlu hissedecek. Ama acaba sistem onları hâlâ çağırıyor olacak mı?

Sonuç: Gelecek İçin Bugün Müdahale Etmek Gerek

Kısa vadede yaşlıları daha uzun süre çalıştırmak bir çözüm gibi görünse de, bu sistemi kurtarmaz.

Çünkü bu sadece bir demografi krizi değil. Aynı zamanda bir beklenti, yaşam tarzı ve değerler krizi.

Eğer sosyal güvenlik sistemleri çökmeyecekse:

  • Gençlerin çalışmak isteyeceği yeni modeller,
  • Yaşlıların onuruyla emekli olabileceği sistemler,
  • Ve kuşaklar arası yük paylaşımını dengeleyecek politikalar şart.

Yoksa yakında ilanlarda şöyle şeyler göreceğiz:

“70 yaş altı adaylar başvurmasın. Tecrübe ve tansiyon ölçüm cihazı şarttır.”

Sosyal güvenlik sistemleri, yalnızca sayılarla değil, nesiller arası güvenle ayakta durur.

Ve o güven, sessizce aşınıyor.

Gençler neden çalışmaktan kaçınıyor?

Jenerasyonu suçlamamak lazım, onlar tabii ki bizden akıllılar.

“Katkı sağlamak istiyorum ama ofise gidip tüm günümü orada geçirmek için değil. Bu uğurda hayatımı vermeye değmeyecek işler var.”

Yani mesele tembellik değil, anlamsızlık ve verimsizlik hissi. Gençler aidiyet kuramadıkları yapılar için kendilerini feda etmek istemiyor.