Skip to main content
search

2020’lerin ortasıydı ve halk ağır vergiler altında eziliyordu. Bordrosu yasalara uygun olanlar ise daha da eziliyordu…

Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’le beraber ekonomik olarak elle tutulur, gözle görülür takdir toplayan değişiklikler yapıldı. En azından nas ekonomisinden çıkmıştık ve orta vadede rahatlamayı bekliyorduk. Ancak ülkeye gelen döviz maalesef halen yeterli düzeyde değil ve rahatlamayı biraz daha erteleyecek gibiyiz.

Gelin gelelim, para lazım… Belki de bu ihtiyacın giderilmesi için de en kolay yol yeni vergilerin oluşması ve mevcut vergilerin artırılması oluyor. Haliyle zaten yükün büyük bölümünü çeken maaşlılara daha da yük biniyor.

Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır kutsal olmasına ama milyar dolarlık cirolara sahip bazı şirketler için kutsi olan başka şeyler var sanırım. Özellikle son dönemde iyice ayyuka çıkan, vergi ödemeyen kurumları çeşitli mecralardan takip ediyoruz. Yine medyadan takip ettiğimiz kara para aklama operasyonlarından hiç söz etmiyorum bile.

Bordrosu düzgün bir maaşlı çalışanı vergiler bu kadar zorlarken, birkaç çıkış yolunun trafiği artıyor ve bu alandaki trafik daha da artacağa benziyor. Bu noktada benim gözlemlediğim iki önemli yol var. Bunlardan bir tanesini gig ekonomisi oluştururken bir diğerini ise esnek yan hak uygulamaları oluşturuyor.

Gig Ekonomisi Nedir?

Gig ekonomisini en basit haliyle ve hatta biraz da kendimize özgü yerelleştirerek anlatmak gerekirse, çalışanların birer şirket olması ve çalıştığı kurumlara fatura kesmesi. Örneğin işvereninize aylık 100.000 TL’lik maliyeti olan bir pazarlama müdürüsünüz. Şirket oluyorsunuz, -genelde- maliyetinizi aylık olarak faturalandırıyorsunuz. İş için yaptığınız harcamaları da gider gösterip vergi istisnalarından faydalanabiliyorsunuz.

Bu sistemi özellikle İstanbul’da sokaklarda, caddelerde sıkça gördüğümüz, çoğu zaman da trafiği tehlikeye atmalarıyla tanıdığımız, pandemi döneminde ciroları tavan yapan, mobil uygulamalar aracılığıyla siparişlerimizi evimize getiren e-ticaret şirketlerinden çokça duyduk. O kurye arkadaşlar maaşlı değil, hepsi birer şirket ve iş başına belirli bir ücreti fatura ederek çalışıyorlar. Yani tam anlamıyla bir gig ekonomisi örneği.

Bu sistem aslında en çok da işverene yarıyor. “Çalışan işe geldi mi, izne çıktı mı, bugün geç mi geldi sigorta primleri doğru mu hesaplandı?” gibi ahir zaman patron problemleriyle uğraşmıyorlar. “İşi aldı, teslim etti, faturasını kesti” hepsi işte bu kadar!

Çalışanlar için tek avantajı vergi istisnaları değil elbette. Yaptığınız işi farklı firmalar için de yapabilir ve gelirinizi artırabilirsiniz. Bunu normal maaşlıyken de yapabilirsiniz elbette ancak süreçleriniz asla bu kadar kolay olmaz.

Verginizi sizin adınıza işvereninizin ödemesi ile kendinizin ödemesi arasında gerçekten oldukça büyük farklar var. Faturanızı kesiyor, ödemenizi alıyorsunuz. Para bir müddet cebinizde kalıyor ve sonra bir kısmını vergi olarak ödüyorsunuz. Yani parayı hissediyor ve sonra veriyorsunuz… Özellikle liberteryan düşüncenin takipçisi olanlar vergi ödemelerinin kesinlikle bu şekilde olması gerektiğini savunuyor. Çünkü görmediğimiz paraları sorgulamıyoruz, haliyle verginin karşılığı olarak aldığımız hizmeti de sorgulamıyoruz… Ve bu böyle sürüp gidiyor.

Esnek Yan Haklar Nedir?

Türkiye’deki enflasyonist ortam ve vergi eşitsizliği devam ettiği müddetçe, esnek yan haklara olan talebin çok artacağını düşünüyorum şahsen. Önümüzdeki birkaç yılda esnek yan hak süreçleri yöneten şirketler ve bu şirketlerin hizmetlerini çok daha sık duyacağız.

Son birkaç yıldır maalesef öyle bir açmazdayız ki çalışanın maaşına zam yapmak bile çalışanı müreffeh kılmıyor. Hele bir de brüt maaş üzerinden çalışıyorsanız, çalışanlar zam yerine alternatif kaynaklar arıyorlar. Bu aslında çok üzücü bir durum.

İşte buradaki alternatif çözümler için esnek yan hak uygulamaları bana göre bir amiral gemisi görevi görüyor. Hem çalışanı hem işvereni hem ekonomiyi hem de devleti direkt olarak mutlu ediyor.

Örneğin şirketin verdiği yakacak yardımına ihtiyacınız yok ama saatlik otomobil kiralama hizmeti almaya ihtiyacınız var. Bunu kendiniz ayarlayabilirsiniz. Bugün Türkiye’de 150’den fazla yan hak kullanıldığını biliyorum. Seç, beğen, al!

Nereye Böyle?

Bir iş ilanında yol-yemek-sigorta triosu artık belirtilmiyor bile. “Sigortan tam’dan mı yatıyor yoksa asgari ücretten mi?” sorusu da yok- en azından İstanbul’un büyük bölümü için, maalesef bu düzen Anadolu’nun kimi yerlerinde devam ediyor…

Üniversite hayatımın ilk yılında ülkede herkesin bildiği bir kurumda, 1 yıl kadar sigortasız ve maaşsız çalışmıştım. Öyle ki iş yerinde içtiğim çay için bile para veriyordum. Ancak bu davranışım benim o kuruma olan tarifsiz aşkımdan değildi… Bunlar normal şeylerdi ve etrafı velveleye vermeye gerek yoktu zaten veremezdim. Tecrübesizseniz hiçbir şey talep edemezdiniz.

Ama şimdi işler değişti, daha da değişiyor. Ha, bu son cümleyi okurken sanmayın ki insanların lehine değişiyor diye yazdım… Yazdım ki; tam insan değerleniyordu, koltuğa robotlar talip oldu.

Gig ekonomisi, esnek yan haklar ve daha birçok alternatif iş uygulaması; sebebi için onlarca madde sayabileceğimiz birer sonuç. Yani açığa çıkan herhangi bir ihtiyacı karşılayan çözümler. Gig ekonomisi ve esnek yan hak gibi uygulamalar daha sık kullanıldıkça yeni reaksiyonlara girecek ve şu an hayal edemediğimiz yeni sonuçlar üretecekler.

Çünkü tamamlanan her sonuç, başkaca sonuçların sebebi olacaktır.