Skip to main content
search

Önceden iş arayanlar şirketlerin radarına girmek için çok çabalıyordu. Günümüzde ise şirketler iş arayanların radarında olabilmek için çok çabalıyor. Özellikle iş hayatındaki çok büyük kilometre taşlarından biri olan pandemi döneminde, şirketlerin çalışanlarına verdiği ayrıcalıklarla yarıştığını görmeye başladık ve bu durum halen daha devam ediyor.

Doğru insan kaynağına ulaşmanın çok yüksek önem taşıdığının farkına varan şirketler bu yöndeki uygulamalarını her geçen gün artırıyor. Çalışanların iş yerlerini yalnızca geçimlerini sağladıkları yani yalnızca para kazandıkları bir yer olmaktan çıkarabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu “ayrıcalık sağlama yarışı” artık direkt yüksek ücret vererek değil, farklı uygulamalarla yapılıyor. İnsan Kaynaklarındaki dijital dönüşümü de buna örnek verebiliriz, akla hayale sığmayan yan hakları da… Yazımın başlığında yer alan kulüpler, yani kulüpçülük kavramı da buna harika bir örnek niteliği taşıyor.

Şirketin Önüne Geçen Kulüpler

Şirketleri adayların gözünde cazibe merkezi kılmak çok önemli. Bu yüzden şirket yetkilileri konuşma fırsatı buldukları her mecrada şirketlerine methiyeler düzüyor. Bu methiyelerin arasında kulüpçülük de yerini alıyor.

Aslına bakacak olursanız şirketlerdeki kulüp faaliyetleri pek de yeni sayılmaz. Ülkemizde ve dünyada pek çok örneği mevcut. Ülkemizde demir yolu işçilerinin kurduğu Adana Demirspor, kömür-çelik madencilerinin kurduğu Kardemir Karabükspor, Makine Kimya Endüstrisi çalışanlarının kurduğu MKE Ankaragücü gibi birçok spor kulübü mevcut. Dünyada ise Liverpool, Arsenal, Borussia Dortmund, Schalke 04 gibi futbola damga vurmuş sayısız spor kulübü var. Bu kulüplerin ortak noktası aynı kurum işçileri tarafından kurulması. Öyle ki birçoğu renklerini, kulüp logolarını yaptıkları işle bağdaştırmışlar. Kömür madeni çalışanlarının oluşturduğu Borussia Dortmund’un renkleri sarı ve siyah. Sarı Alman işçilerinin mesai sonrası içtikleri biradan gelirken, siyah rengi ise direkt olarak kömürden geliyor. 1800’lü yılların sonlarında savaş topu üreten işçiler tarafından kurulan Arsenal’in armasında bir mitralyöz bizleri selamlıyor. Yine maden işçilerinin kurduğu Schalke 04’ün logosunda ise madencilerin en çok kullandığı materyal olan bir balyoz göze çarpıyor. Aynı yerde çalışan insanların mesai sonrası da bir hobileri olsun diye kurmuş oldukları bu kulüpler, bugün şirketlerinin çok çok ötesinde bir tanınırlığa ve taraftar topluluklarına sahip.

Yukarıda belirttiğim ve belirtemediğim onca spor kulübünün geçmişleri için kaba bir ortalama alırsak 100 yıl diyebiliriz. Haliyle şirketlerde kulüp kurmanın eski bir gelenek olduğunu söylemek mümkün. İnsan Kaynakları bu eski geleneği son dönemde -biraz da parlatarak tekrar gün yüzüne çıkardı ve bu faaliyetleri doğru insan kaynağına ulaşma noktasında bir marketing ürünü olarak kullanmaya başladı.

Fotoğraf, kamp, tiyatro, dans, basketbol, futbol, gastronomi, sağlıklı yaşam gibi çalışanların sosyal aktiviteler yaparak daha da kaynaşacağı ortamlar oluşturmak kurum kültürüne pozitif yansıyor. Şirketteki fotoğraf kulübüyle ara sıra etkinlik yapıp iş arkadaşlarıyla işin dışında da kaliteli zaman geçirebiliyor olmak, işi yalnızca para kazanma yeri olmaktan çok daha fazlası haline getiriyor.

Alışmak Sevmekten Zor

İşe yeni başlayan bir çalışanın alışma süreci hayli sancılı olabilir. Çünkü henüz konfor alanının dışındadır ve konfor alanının dışında olmak tedirginlik içgüdülerimizi göreve davet eder. Yeni başlayan iş arkadaşımıza, ofiste bir konfor alanı sunmak da İnsan Kaynaklarının işi oluyor. Bu süreç çeşitli oryantasyonlarla devam ediyor. İşte tam da bu noktada şirket kulüpleri müthiş bir katalizör etkisi yapıyor. İletişim kurmakta güçlük çeken bir kişi, şirkete müthiş katma değer sağlayacakken sadece bu iletişim problemleri yüzünden beklenilen katkıyı bir türlü veremeyebilir. Fakat şirketin basketbol kulübüne katılması kaynaşma sürecini hızlandıracak ve çiçeği burnunda çalışanımız işte daha rahat hissedecek. Çünkü ofis onun daha çok sevdiği, sosyal konfor alanını günbegün geliştirdiği bir alan olacak.

Bütçeli ya da Bütçesiz Kulüpler

Futbol, basketbol, voleybol gibi görece daha popüler olan spor branşlarına özel birçok şirketler ligi, turnuvaları bulunuyor. İnternette çok basit bir aramayla bütçeli ya da bütçesiz birçok şirketler arası müsabaka organizatörü firma, dernek ya da kişilere ulaşmak mümkün. Bu tarz organizasyonlarda ekip arkadaşlarınızla kaynaşmanın yanı sıra farklı şirketlerle de tanışıp, iş geliştirme fikirleri çıkarabilirsiniz.

Kulüpleri yalnızca spor faaliyetleri olarak düşünmek şart değil. Örneğin Datassist’te bir futbol takımımız ve bir de mevzuat kulübümüz var. Sürekli olarak güncel kalması gereken bordrocuların haftanın belirli gün ve saatinde bir araya gelerek mevzuatları takip ettikleri, tartıştıkları, münazaralar yaptıkları bir yer burası. Ben de bir dönem hem futbol takımında hem de mevzuat kulübünde yer aldım. Mevzuat Kulübüne gelmeyen her bordrocu arkadaşıma “Kesin gelmelisin, çok gelişeceksin!” diye telkinlerde bulundum. Şirketlerin bu tarz aktiviteleri sonuna kadar desteklemesi gerekiyor. Zaten gelişim gözle görünür olacaktır.

Dünya Şampiyonu Bir Türk Şirket Kulübü

17 Aralık 2023 Pazar günü Kadınlar Dünya Kulüpler Voleybol Şampiyonası finali vardı. Finaldeki iki takım da bizim. Bir yanda VakıfBank, diğer yanda Eczacıbaşı… Çin’deki final müsabakasını kazanıp dünya şampiyonu Eczacıbaşı, dünya ikincisi de VakıfBank oldu. İki takım da şirket çalışanlarının hobi amaçlı kurduğu ama şirketin de arkasında durduğu takımlar. Sonrasında ise işler dünya şampiyonluğuna kadar gitti.