Geçmiş masallarının günümüzdeki tezahürü olan dizi ve filmlerde de tema yaklaşık olarak aynıdır. İyi bir erkekle iyi bir kız birbirlerine âşık olur, beraber bir ömür geçirmek için kötülerin tüm engellerini aşarlar, en sonunda sonsuza kadar mutlu yaşarlar ve son. Ancak “sondan” sonrasını göremeyiz, belki de bu mutluluk rüyası kendi içerisinde oldukça sıkıntılara gebe…
Bundan birkaç yıl önceye kadar, özellikle beyaz yakalılar için, uzaktan çalışma da tıpkı böyle bir mutluluk rüyasıydı. Hele ki işe ulaşmanın iki, üç saat sürdüğü ve bir o kadar da dönüş yolu olan, İstanbul’un iş girişi ve iş çıkışı trafiğinde…
Pandeminin ilk döneminde çalışan nüfusun büyük bir bölümü işlerini evlerden yapmaya başlamıştı. İlk başlarda evden çalışma fikri, ütopya sayılabilecek bir mutluluk rüyasının gerçeğe dönüşmesiydi. Ancak kazın ayağı birçok kişi için öyle olmadı. İlk başta da çocuklu çalışanlar için! Evin bir köşesinde baba toplantıya girmiş, diğer köşesinde anne sunum hazırlıyor, bir de ilgi bekleyen küçük çocuk da aynı evde… Mutlu sonlu peri masalının ikinci bölümü kâbusa dönüşür olmuştu. Evden çalışma yalnızca çocuklu çalışanlar için değil, yalnız yaşayan çalışanlar için de zaman içerisinde zor bir hâle dönüştü. Çünkü insan sosyal bir varlık ve sosyalleşmek de ekmek, su gibi karşılanması gereken bir ihtiyaç.
İlk başta tozpembe görünen bu süreç, yavaş yavaş bir ıstırap hâline geldi. İş evde, alışveriş evde, sosyallik evde, ev evde… Pandeminin ilk dönemlerinde uzaktan çalışanlar sosyalleşme yoksunluğu çektiler. Bugünlerde pandeminin etkisinin düşmesi ile birçok iş yeri önlemleri yavaş yavaş kaldırsa da, sıkı önlemleri bırakmayıp uzaktan çalışmaya devam eden şirketler de var.
İşte Yeni Ofis!
Uzaktan çalışmaya devam eden bu şirketlerin çalışanları için alternatifler mevcut elbette. Evde bunalan çalışanlar, gidecek iş yerleri olmadığı için kendilerine yeni ofisler bulmaya çalışıyorlar. Bu ofislerin eve yakın olması başat tercih sebebi. Hızlı interneti, lezzetli kahve ve kurabiyeleri ile işte size yeni ofisimiz: Kafe!
Kafelerde çalışmanın birçok olumlu yönü olabilir. Online ya da yüz yüze farkı olmaksızın, birçok toplantılar burada olabilir. Kulaklığınızı taktığınızda çevreden tamamen izole olabileceğiniz gibi, kulaklığınızı çıkardıktan sonra kafe çalışanı ile futbol ya da magazin sohbeti yapabilirsiniz. Özellikle genç çalışanlar için bir kahve ücreti ödeyip, saatlerce aynı mekânda kalabilmek büyük bir avantaj oluşturabilir. İş yerinizden sevdiğiniz bir arkadaşınızla da bir kafede oturup biraz iş, daha çok dedikodu yapabilirsiniz.
Hibrit Sistem Sorunları
Yenilik ne kadar büyük olursa, sarsıntı da o kadar büyük olur. Uzaktan çalışmaya geçiş kadar büyük bir yenilik olmasa da hibrit sistemin de kendi sorunları var.
Pandeminin başında zorunlu kılınan tedbirler doğrultusu ile uzaktan çalışmaya geçen birçok şirket; bu yeni sisteme çok hızlı geçmekle övündü ve modern bir şirket olduklarını, gerekli altyapıya zaten yıllardır sahip olduklarını üzerine basa basa belirtip, durumu bir marketing aracı haline getirdiler. Bu şirketlerin birçoğunun bahsettiği büyük teknolojik altyapı çalışması ile çizdiği modern şirket imajı yalnızca bir laptop ve internet bağlantısı ile karşılanıyor da olsa, uzaktan çalışma sistemine geçiş gerçekten çok hızlı oldu.
Ancak ofise dönüş, uzaktan çalışma sistemine geçiş kadar hızlı olmadı. Burada tabii ki, tedbirlerin kademeli olarak gevşetilmesinin de payı var. Ofislere dönüşler de kademeli olarak gerçekleşiyor. Bu kademeli dönüşlerin şu an için en çok tercih edilen modeli hibrit sistem olarak göze çarpıyor. Yani haftanın günleri departmanlar ya da çalışanlar arası paylaşılıp, ofise dönüşümlü gitmek…
Kimi departmanların sürekli ofiste olması gerekiyorken, kimi departmanlar süreçlerini tamamen uzaktan yürütüyor. Durum böyle olunca, özellikle işe gitmek zorunda olan çalışanlar, zaman zaman huzursuzluk yaratabiliyorlar.
Ofise dönüş sürecinin uzaması, zaten her zaman ofiste olması gereken çalışanların, yalnızca ofise gelmiş olmaları yeterliymiş gibi davranmaları da işverenler ve ofis açısından sıkıntı verici bir durum olarak göze çarpıyor.
Öte yandan haftada bir gün ofise gelen bir kişinin, ofiste çalışmaktan çok arkadaşlarıyla hasret gidermesi de yine işveren ve ofis ortamı açısından pek de hoş bir görüntü oluşturmuyor.
Durumdan Memnunlar Yok mu?
Elbette ofisten uzak kalmaktan memnun olanlar da var. Yazının başında insanın sosyal bir canlı olduğundan bahsetmiştik. Sosyalliğin muhabbet gibi, sevgi gibi tatlı meyveleri nasıl varsa; kavga, küslük, sevgisizlik gibi acı meyveleri de var.
Sosyalliğin acı meyvelerinden tatmış ve profesyonellik gereği aynı ortamda çalışmaya devam etmesi gerekenler, bu uzak kalma durumundan dolayı elbette çok memnun. Bu çalışanlar şimdilik kendi uzak diyar imparatorluklarında mutlu mesut yaşıyorlar, ancak bir “ofise geri dönüş çağrısı” ile kendi imparatorluklarına kilit vurmak zorunda kalıp, acı meyveler diyarına doğru yol alabilirler…