Bazı şirketler Hibrit çalışmaya sıcak bakmasalar bile, bu çalışma sistemi hem işveren açısından hem de çalışan açısından birçok kolaylığı beraberinde getirdi. Birçok şirket ofislerini kapatmaya ya da daha az kirası olan, daha küçük ofislere taşımaya başladı. Bu da işveren için büyük bir gider kaleminin azalmasını, hatta bütünüyle ortadan kalkmasını sağladı. Çalışan kanadında ise, özellikle de İstanbul gibi metropollerde işe gidiş-geliş stresini kaldırarak büyük bir olumlu gelişme yaşattı. Bu durum her iki taraf için de hem ekonomi hem de zaman tasarrufu sağladı. Ancak sancısız değişim olmaz. Hibrit çalışma ya da uzaktan çalışma sistemlerinin de kendi içlerinde çok büyük handikapları var. Örneğin Zoom ya da Teams üzerinden girdiğiniz toplantılara ev halkının da şahit olması ve yeni gelen müdürü sizinle beraber çekiştiriyor olması, iş hayatı ile özel hayatı ayıran çizginin kalkmasına neden oldu.
Unutulmaya Mahkûm Kurum Kültürü
Kurumsal olmak en basit tabiriyle saat gibi çalışan bir sisteme sahip olmak demek. Yaptığınız işin konvansiyonel ya da son teknoloji ile bezeli olması bunu değiştirmez. Kurumsallaşmış bir şirkette herkesin iş tanımı bellidir. Hangi krizlere, hangi aksiyonlar alınacağı da bellidir. Şu sıralar Dünya Kupası’nda kötü sonuçlar alıp, hayal kırıklığına sebep olmuş olsalar da uzun yıllardır tüm turnuvalarda fırtınalar estiren Alman futbolunu, doğru kurumsallaşmış bir şirkete benzetmek yerinde olacaktır. Hitler sonrası Almanya’da hemen hemen her kurumda olduğu gibi futbolda da mükemmel bir sistem kuruldu. Almanlar futbolun bireysel değil, bir takım oyunu olduğunu çok iyi biliyorlar. Çok büyük, yıldız futbolcuları yoktur. Çünkü doğru bir kurumsallaşmada yıldız oyunculardan çok kurumun kendisi yıldızdır. Ve elbette mühim olan sistemdir.
İşe yeni başlayan bir kişinin öğrenmesi gereken iki büyük unsur vardır. Bunlardan ikincisi işin kendisi. Birincisi ise kurum kültürüdür. İşe yeni başlayanlara verilen çeşitli oryantasyon eğitimleri genelde işi değil, kurumu-sistemi öğretmeye yöneliktir. Ancak bir şirkette, uzaktan bir şekilde kurum kültürünü nasıl aşılayabilirsiniz? İşe yeni başlayan kişiye “Yarın ofiste ol, oryantasyonun var” demek kolay. Ancak şirket çalışanı onlarca kişi o gün evlerinden çalışıyor olacak…
Performans Ölçüm Sorunları
Hibrit sisteme geçişlerle beraber performans ölçümleri ile de birçok yeni uygulama hayatımıza girdi. Ancak şu an herkese uygun bir performans ölçüm metodu yok, olan birçok metot terzi işi. Görünmeyen şeyi ölçmek oldukça zordur. Sistemin henüz oldukça yeni olması, şirket yöneticilerinin de uzaktan ve hibrit çalışma modelleri ile ilgili olarak yeterli bilgi birikimine sahip olamaması performans ölçümü konusunda birçok zorlukları beraberinde getiriyor. Şu anda yönetimler aynı anda hem uzaktan çalışanları hem şirket içinde olanları dahil edecekleri gelişmiş performans sistemlerine sahip değiller. Yönetimlerin bu konudaki deneyimleri halen test aşamasında.
Hayalet Bordrolar
Uluslararası bordro sektöründe Hayalet Bordro diye bir kavram vardır. Kendi ülkesi dışında çalışan farklı ülkede maaşını alırken, kendisi için halen ülkesindeymişçesine bordro hesaplanmaya devam edilir ve ileriye dönük vergisel ve sosyal güvenlik yükümlülükleri açısından kullanılır.
Biliyoruz geri dönülmez bir yerdeyiz, hiçbir zaman işverenler ve çalışanlar olarak 2019 yılı öncesine dönmemiz mümkün değil. 2019 öncesinde hayatının merkezinde “iş” vardı ve bu oldukça normal bir durumdu. Şimdi pijamalarımızlayız, kurum kültürüne adaptasyonumuz düşük ve çoğunlukla artık eskisi kadar işleri için enerji harcamıyoruz. Yöneticiler olarak bir yandan esnek olmak zorundayız, çalışanlara sorumluluk bilincini vermeli, çalışan üreten kişi ile işinden ve sorumluluklarından gittikçe uzaklaşanları çok ince performans yöntemleri ile ölçmeliyiz ve tüm bunları yaparken de çalışan deneyimini gözetmeliyiz. Yoksa bazı kişilere haksızlık edecek etik olmayan çalışanları için Hayalet Bordro değil hayalet çalışanlar için bordro hesaplayacağız.
Kişisel bir eğitim için gittiğim Budapeşte’de, ders sonrası arkadaş grubuyla yemeğe çıkmıştık. Yemek sonrası otele saat 11.00 civarında dönüyorduk. Grubun içinden Avustralyalı bir hanım mesaisinin başladığını söyleyerek cep telefonunu eline aldı, ben göz ucu ile ne yaptığına bakıyordum. Kendisine gelen birkaç e-postayı başkalarına ilettikten sonra telefonunu kapattı ve işlerini tamamladığını söyledi ve tekrar arabadaki sohbete dahil oldu. Eminim otele döndükten sonra bir süre daha çalışmıştır ancak yine de Avrupa’da Avustralya’daki marketing işlerine odaklanmak o denli kolay değil hem de yalnızca gelen e-postaları ileterek? Hepsini pas geçsek, iş etiği olarak bu durum nerede konumlandırılmalı?
Ayşe Nazmiye Uça