Fransa’da emeklilik yaşının 62’den 64’e yükseltilme konusu Fransa’yı adeta ateşe verdi. Ortalama ömrün 85 yaş olduğu Fransa’da, yaşanan olaylar nedeniyle yaşlı genç ayrımı gözetilmeksizin birçok protestocu tutuklandı. Orta doğu ülkelerinde görmeye alışık olduğumuz tabloyu, Avrupa’nın orta yerinde izledik. Fransa hükumeti yüksek tansiyonu indirebilmek adına bir çare, bir orta yol arıyor.
Türkiye’de prensip olarak emeklilik yaşı 60. Ancak geçmiş tarihte sigortalı olanların hakları gözetildiğinde emeklilik yaş ortalamamızın oldukça düşük olduğunu görüyoruz. OECD ülkelerine baktığımızda olursak emeklilik yaş ortalamasının 63,1.
Durum halihazırda böyleyken Emeklilikte Yaşa Takılanlar yani namı diğer EYT’liler bu istatistikleri hayli değiştirecek gibi duruyor. EYT’de staj süresi, doğum borçlanması gibi konularda mağduriyet yaşayan kişilerin eşitlik arayışlarının da kendilerinin lehine sonuca varacağını düşünürsek, Türkiye’yi emeklilik yaş ortalaması açısından çok daha aşağıya indirecek.
Öte yanan ülkemizde emeklilik yaşının teoride ve pratikte farklar gösterdiği de bilinen bir gerçek. Türkiye’nin aktif emeklilik yaşı bu istatistiklere göre çok daha yüksek. Emekli maaşlarının minimum yaşam standardının altında olması nedeniyle, özellikle genç yaşta emekli olanlar çalışma hayatlarına devam etmek zorunda kalabiliyor. Mayıs ayından sonra emeklilik yaşı istatistikleri güncel verilerine kavuşacak ve durum daha net olarak gözler önüne serilecek. Böylece EYT’lilerin tekrar çalışmaya başlama yüzdesini de öğrenmiş olacağız.
Benim tahminim EYT ile emekliliğe hak kazanmış kişilerin, aktif çalışma hayatlarına devam edeceğinin hayli yüksek olacağı yönünde.
Gençleri İş Dünyasına Almak İçin Çözümler
Bir işveren genç, dinamik, heyecanlı bir çalışan mı yoksa tecrübeli, soğuk kanlı bir çalışanı tercih eder?
Şirketler için insan kaynağını direkt olarak ilgilendiren çok önemli bir genç ve tecrübeli paradigması var. Bir yandan ne işte ne okulda olan genç işsizler -ki bunlar iş aramaktan vazgeçtikleri için işsizlik yüzdesinde sayılmıyor ve aktif işsiz olarak dikkate alınmıyor, diğer bir yandan da iş dünyası halen tecrübeli çalışanların yetkinliklerine ihtiyaç duymaya devam ediyor.
İş dünyamızın gençlere yol açmak için yaratıcı çözümler bulması gerekiyor. Burada yumuşak bir geçiş politikası izleyerek bu süreci yönetmek yerinde olacaktır. Tam da bu noktada İnsan Kaynakları verimleri devam eden emeklileri tekrar çalıştırılması, izin ve mevzuat konuları yanı sıra yumuşak geçiş senaryoları üzerinde durulması, çalışma şekillerinin yeniden dizayn edilmesi, gençlerin yetişmesine olanak tanınması için ara geçiş modelleri oluşturması konularında önayak olmalıdır.
Türkiye göreceli olarak genç nüfusa sahip olsa da bu özelliğini yavaş yavaş yitirmeye başlayacak. Buna paralel olarak da emeklilerin daha uzun yaşamaya başladığını (en azından kendim için öyle umuyorum) istatistiksel olarak biliyoruz. Emekli olan bu jenerasyonun, eski jenerasyonlara nazaran çok daha az çocuk sahibi olduğunu ve buna bağlı olarak da daha az dertleri olduğunu biliyoruz. Bu anlamda bu gruba anlamlı işler vermek, çalışma saatlerini azaltmak ya da esnek çalışma saatleri sunmak gibi çözümler, bu gurubu iş hayatında çok daha zinde bir biçimde tutmaya yardımcı olacaktır.
Bu durum emekli çalışanı dinç tutarken, gençlerin de işleri devralma süreçleri daha kolay hale gelecek. Biliyoruz bizim emekli maaşımız Avrupa seyahatlerini ödeyemiyor ama en azından iş tatmini ve daha iyi bir iş yaşam dengesini emekliler adına yaratabiliriz.
EYT’liler sisteme adapte olmadan, her şey alışkanlık haline dönüşmeden nikah tazelerken yeni kurallar, hedefler ve iyileştirmeler için biraz inovasyona ihtiyacımız var.
Emeklilikte Fransa ve Biz
Fransa Mitterant rejiminden bu yana en şanslı emeklilik yaşayan ülkelerin başını çekiyor. Fransızlar emekliklerini uzata uzata keyifle yaşıyorlar. Onlar Avrupa müzelerinin tadını çıkararak geziyorlar. Zamanlarını uzun öğle yemekleri ile kafelerde sefa sürerek geçiriyorlar. Alışılmış bu keyiften, bu standarttan neden vazgeçsinler ki? Kendilerine ait adeta bu sefa devri biraz sallantıya girer gibi olunca ortalığı ateşe verdiler gerçekten. Bizim gibi pazarda ucuz pırasa kovalamıyorlar. Dolayısıyla ne işe dönmek ne de tekrar çalışmak istiyorlar.
Ama bizim gerçeklerimiz çok farklı, tablo bizim için bu kadar tozpembe değil.