Bu yaz The Harold Theatre’da sahnelenen bir oyun var, tam da pandemi sonrası bir konu içeriyor. Batı tıbbının en büyük öncülerinden biri olan, araştırmaları milyonlarca annenin hayatını kurtaran, isyankar Macar doktor Ignaz Semmelweis’in sıradışı hayatı.
Sanatsal ve bilimsel devrimin şehri Viyana’da her yıl binlerce kadın doğum sırasında ölüyor. Görünmez katilin iş başında olduğunu gören ise sadece Dr. Semmelweis. Ancak bunu durdurmak için meslektaşlarını katili anlamaya ve değişimi onaylamaya ikna etmesi gerekiyor.
Yöntemlerini, amaçlarını ve hatta akıl sağlığını sorgulayan bir kurum tarafından lanetlenen Semmelweis, kurtarmayı başaramadığı kadınların peşini bırakmıyor. Sonunda 19. yüzyıl Avrupa’sının en büyük doktorlarını kendi iddiasını kabul etmeye ikna edebilecek mi? Peki neredeyse imkânsız bir vakayı ortaya koymanın ona maliyeti ne olacak?
Hikâye şöyle;
Viyana’daki Genel Hastane’nin doğum kliniğinde işe başladığında veri toplamaya başlıyor. Semmelweis, doğumhanelerde neden bu kadar çok kadının neden lohusalık ateşinden (genellikle doğum ateşi olarak bilinen) öldüğünü anlamak istiyor.
Semmelweis rakamları netleştirdiğinde, doktorların ve tıp öğrencilerinin çalıştığı klinikteki kadınların ölüm oranının, ebelerin kliniğindeki kadınlara göre neredeyse beş kat daha yüksek olduğunu keşfediyor.
Ama neden?
Viyana Genel Hastanesi’nde kadınların doğumdan sonra ölme olasılığı, kadın ebelere kıyasla erkek doktorun bulunması durumunda çok daha yüksek.
Semmelweis, veriler arasındaki farkları gözden geçiriyor ve fikirleri elemeye başlıyor.
Doktorlar koğuşu ile ebeler koğuşu arasındaki en büyük farkın, doktorların otopsi yapması ve ebelerin yapmaması olduğunu keşfediyor.
Bu yüzden sağlık personeline çok basit bir şey öneriyor. Kadavra işleminden sonra ellerini ve aletlerini yıkamak ve sadece sabunla değil, klor solüsyonuyla. Semmelweis mikroplar hakkında hiçbir şey bilmediği halde kloru seçiyor çünkü o küçük ceset parçalarının geride bıraktığı kokudan kurtulmanın en iyi yolunun bu olacağı kanısına varıyor.
Ve bu el yıkama işlemi sonucunda loğusa ateşi oranı büyük oranda düşüyor.
Semmelweis’in keşfettiği şey bugün hala geçerliliğini koruyor: El yıkama, halk sağlığındaki en önemli araçlardan biri. Gribe yakalanmamızı ve hastalığın yayılmasını önleyebilir ve enfeksiyonları uzak tutabilir.
Peki bu hastane personelini heyecanlanmış mı o zamanlar? Hayır! Semmelweis sorunu çözmüş ama kimseyi heyecanlandıramamıştı!
Özellikle doktorlar üzgündü çünkü Dr. Semmelweis’in hipotezi kadınlara doğum ateşini çıkaranların kendileriymiş gibi görünmesini sağlamıştı.
Semmelweis kendisiyle aynı fikirde olmayan insanları azarlıyor ve tabi ki sadece düşman ediniyor. Meslektaşları ve hastane yönetimi tarafından dışlanıp ve Viyana’yı terk ediyor. Ne yazı ki bu dahi doktor 47 yaşında bir akıl hastanesinde yaşamını yitirdi.
Bugün salgın sırasında tavsiye edilen ve en basit ve etkili korucu olan şey ellerimizi yıkamak. Hastanelerin hijyen prosedürü her gün milyonlarca hayatı kurtarıyor.
Bugünün dünyasında bir kural haline gelmiş olan ve hepimizin hayatını kurtaran bu olay 19. yüzyılda Ignar Semmelweis’in dışlanmasına ve bir akıl hastanesinde ölmesine neden olmuş.
Bugünün kurumsal dünyasında karşı çıkan ve farklı düşünen kişiler için aynı şey geçerli değil mi?
Yerleşik sistemlerde değişimin uygulanmasının zorlukları, otoritenin ortalama akıl ile düşünmesi o günlerin Viyana’sından farklı mı?
Örneğin; çok kısa bir zaman önce COVID günlerinde aşıya karşı olanların neredeyse çalışma özgürlükleri ellerinden alındı, seyahat edemez hale geldiler. Şimdi ise aşının yan etkilerini konuşuyoruz.
Hala otoritenin akıl ortalaması aynı değil mi?
Bu acı hikâye dünyayı ve organizasyonları ileriye taşıyacakların herkesle aynı düşünmemeye cesaret edenler olduğunu gösteriyor bize. Ancak algoritmalarla düşündüğümüzü farketmediğimiz bir çağda herkesten ayrı düşünmek 19. yüzyıldan daha zor değil mi?
Dr. Ignaz Semmelweis, antiseptik prosedürlere öncülük etme konusundaki çalışmalarıyla tanınan Macar bir doktordu. 19. yüzyılın ortalarında doktorların ve tıp öğrencilerinin çalıştığı hastanede doğum yapan kadınların ölüm oranının, ebelerle doğum yapan kadınlara göre önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gözlemledi. El yıkama ve dezenfeksiyon protokollerini uyguladıktan sonra ölüm oranını büyük ölçüde azaltmayı başardı. Hikayesi, sistemik sorunların tanınması ve ele alınmasının önemini, kanıta dayalı uygulamaların değerini anlatması açısından çok önem taşıyor.
İşte Semmelweis’in çalışmalarının günümüze olan etkileri:
- El Hijyeninin Önemi: Semmelweis, hastane personelinin ellerini yıkamasının doğumhane ateşi ve diğer enfeksiyonları önlemede kritik bir rol oynadığını fark etti. Bu, günümüzde tıp ve sağlık hizmetlerinde temel bir prensip haline gelmiştir. El hijyeninin önemi, hastane ve sağlık kurumlarında personel ve hasta güvenliğini artırmak için vurgulanmaktadır.
- Enfeksiyon Kontrolü: Semmelweis’in çalışmaları, hastanelerde enfeksiyon kontrolü konusunda önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Modern tıp pratiğinde, hastane enfeksiyonlarıyla mücadele etmek ve yayılmasını önlemek için bir dizi protokol ve yöneri bulunmaktadır. Sterilizasyon, temizlik ve kişisel hijyen önlemleri, tıp ve sağlık alanında standart uygulamalardır.
- Bilimsel Yöntem ve Kanıta Dayalı Tıp: Semmelweis, kendi gözlemlerine dayanarak, hastane personelinin el yıkamasının enfeksiyonları azalttığını belirtmiştir. Ancak, bu bulgu dönemin bilimsel topluluğu tarafından kabul görmemiş ve Semmelweis dönemindeki tıbbi anlayışla çatışmıştır. Günümüzde bilimsel yöntem ve kanıta dayalı tıp prensipleri, sağlık alanındaki kararların alınmasında temel bir rol oynar.
- Toplumsal ve Mesleki Değişim: Semmelweis’in yaşadığı dönemde, tıbbi uygulamaların ve mesleki davranışların değişmesi zordu. Ancak, onun çabaları ve sonraki yıllarda yapılan çalışmalar, sağlık alanında toplumsal ve mesleki değişimin gerçekleşmesine katkıda bulunmuştur. Günümüzde, sağlık alanında sürekli olarak bilgi ve uygulama güncellemeleri yapılır ve mesleki standartlar belirlenir.
Semmelweis’in çalışmaları, hijyen ve enfeksiyon kontrolü konularında tıp pratiğini kökten değiştirmese de, bu konularda farkındalığı artırmış ve ilerleyen yıllarda sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ayrıca, Semmelweis’in yaşamış olduğu zorluklar, bilimsel gelişmelerin toplumda nasıl kabul edileceği konusunda bir örnek teşkil etmiştir.