Skip to main content
search

Rekabetçi piyasalarda kuruluşlar genellikle yetenekleri elde tutma konusunda artan baskıyla karşı karşıya kalıyor ve bu da çalışan bağlılığı ve çalışanları güçlendirme girişimleri uygulamalarını yaygınlaştırıyor. Şirketler, güçlendirilmiş  çalışanların daha tatmin edici, üretken ve rollerine bağlı olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ve bunun rekabetçi bir ortamda çok önemli olduğu malum.

İş piyasasının daralmasıyla, çalışan deneyimi adına geliştirilmiş bazı İnsan Kaynakları uygulamaları zayıflıyor, uygulamalardan tamamen uzaklaşılmasa bile halen işin özünde çalışanlar geçmişe göre daha merkezde tutulmasına rağmen dinamikleri değişiyor.

Tabi ki bu şirket yapılarına çok bağlı bir konu. Bazı kuruluşlar ekonomik belirsizlikler nedeniyle daha yukarıdan aşağıya bir yönetim tarzını benimserken, diğerleri özerkliği teşvik ederek, mesleki gelişim fırsatları sağlayarak ve çalışanlardan geri bildirim alarak, halen  bir güçlendirme kültürünü geliştirmeye devam edebilir.

Doğrudan patron odaklı olan büyük şirketlerde bu etkiyi çok hızlı görebiliyoruz, bu etki ise dalga dalga yatay ve daha demokratik yönetim tarzı benimsemiş şirketlere doğru yayılıyor.

Geçen haftalarda böyle bir etkinin ilk sinyallerini almaya başladık. Amazon ve Tesla gibi büyük şirketler çalışanlarını yeniden haftada 5 gün ofise çağırma kararı aldı. Pandemi döneminde yaygınlaşan uzaktan çalışma modeli, ofis kültüründe kalıcı bir değişim yaratmışken, bazı şirketler verimliliği ve işbirliğini artırmak amacıyla yüz yüze çalışmanın önemine tekrar vurgu yapıyor. Amazon CEO’su Andy Jassy, ofis ortamında birebir etkileşimin, şirketin kültürünü güçlendirdiğini ve ekiplerin birlikte çalışmasını kolaylaştırdığını düşünüyor. Jassy’nin haftanın beş günü ofiste çalışmaya dönme çağrısına yanıt olarak, Amazon çalışanlarının %73’ü şimdiden işi bırakmayı düşünüyor.

Tesla CEO’su Elon Musk ise ofiste çalışmanın yenilikçiliği ve verimliliği desteklediğine inanıyor. Ofise dönüş kararının, bu şirketlerin hızlı karar alma, bilgi paylaşımı ve yaratıcı süreçlerde yüz yüze etkileşimin sağladığı katkıları önemsediğini gösteriyor.

Bu durum, çalışanların iş ve özel yaşam dengesini yeniden şekillendiriyor ve bazı önemli zorlukları da beraberinde getiriyor.

  1. Zaman ve Maliyet Yükü

Çalışanlar, uzaktan çalışırken kazandıkları zamanın bir kısmını iş-özel hayat dengesine, hobilerine ve ailelerine ayırabiliyorlardı. Günlük işe gidip gelme zorunluluğu, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için zaman kaybı ve ulaşım maliyeti anlamına geliyor.

  1. Esnekliğin Kaybı

Pandemi sürecinde yaygınlaşan hibrit veya tamamen uzaktan çalışma modeli, çalışanlara zamanlarını daha esnek yönetme imkânı sağladı. Ancak, haftada 5 gün ofise dönmek, çalışanların üzerinde daha katı bir program baskısı yaratabilir.

  1. Verimlilik ve Motivasyon

Ofise dönüş zorunluluğu bazı çalışanlar için olumlu bir etki yaratabilirken, diğerleri için ters bir sonuç doğurabilir. Uzaktan çalışmanın sağladığı rahatlık ve özgürlükle verimlilik sağlayan bazı çalışanlar, ofis ortamında kendilerini daha baskı altında veya dikkat dağınıklığına açık hissedebilirler.

Ancak ofise dönüş isteyenlerin argümanları ise şunlar;

  1. İşbirliği ve Ekip Çalışması: Bir ofiste fiziksel olarak bulunmak, ekip üyeleri arasında spontane etkileşimleri ve işbirliğini teşvik eder ve bu da daha yenilikçi fikirlere ve çözümlere yol açabilir. Uzaktan sinerji yaratmak pek söz konusu değil.
  2. Yapılandırılmış Ortam: Bir ofis, ev ortamında daha yaygın olabilecek dikkat dağıtıcı unsurları en aza indirerek odaklanmayı ve üretkenliği artırmaya yardımcı olabilecek yapılandırılmış bir ortam sağlar.
  3. Ağ Kurma Olanakları: Bir ofiste çalışmak, meslektaşlar ve diğer profesyoneller ile daha kolay ağ kurma olanağı sağlar, bu da kariyerde ilerlemeye ve yeni fırsatlara yol açabilir.
  4. Kaynaklara Erişim: Ofisler genellikle teknoloji, toplantı odaları ve idari destek gibi iş süreçlerini kolaylaştırabilecek kaynaklara erişim sağlar.
  5. İş-Yaşam Sınırlarını Netleşmesi: Bir ofiste olmak, iş ve kişisel yaşam arasında daha net bir ayrım oluşturulmasına yardımcı olabilir; bu, zihinsel sağlık ve iş-yaşam dengesi açısından faydalı olabilir.
  6. Mesleki Gelişim ve bilgi transferi: Birçok kuruluş, ofis ortamında daha erişilebilir olan ve becerilerin geliştirilmesine ve kariyer gelişimine olanak tanıyan eğitim ve gelişim fırsatları sunmaktadır.
  7. Güçlü şirket kültürü: Bir ofis ortamının parçası olmak, çalışanların kendilerini şirket kültürüne kaptırmalarına yardımcı olur, aidiyet ve topluluk duygusunu geliştiriyor.
  8. Anında Geribildirim: Şahsen etkileşimler daha hızlı geri bildirim ve iletişime olanak tanır, bu da performansı ve proje sonuçlarını geliştirir ve bu şirkette en ihtiyaç duyulan konu.

Teknoloji çalışanları, işverenlerinin de aynı yolu izleyeceğinden endişe ediyor

Amazon çalışanlarının %90’ından fazlası şirketin yeni ofis içi politikasından “memnun değil”. Amazon, işçileri eski çalışma biçimlerine geri çağırdığını duyurduğundan beri, bilgisayar üreticisi Dell de benzer şekilde satış personelinin ofise haftada üç gün yerine beş gün gelmesini talep ediyor.

Bu durum Amazon ve Dell gibi ofis içi yetkileri katı olan şirketlerin aslında bu normun istisnaları olduğunu gösteriyor. Günün sonunda, çoğu işletme daha az değil, daha fazla esnek hale geliyor ve hatta son zamanlarda evden çalışma konusundaki tutumlarından geri adım atıyor.

Daralan iş piyasaları sadece ofise geri dönüş demek değil, yürünmüş bir çok yoldan geri dönülmesi, oluşturulan yapıların geçersiz kalması söz konusu olabilir. Ofise çağırma bu eğilimin görülen yüzü. Sonuçta, sıkılaşan bir iş piyasasında çalışan odaklı organizasyon yaklaşımı, bireysel organizasyon kültürlerine ve liderlik felsefelerine fazlasıyla bağlı bir konu.