Skip to main content
search

İşçi emeğinin karşılığı olarak karşımıza çıkan “ücret” kavramına çalışma hayatımızı etkileyen Kanunlarda birbiri ile çelişmeyen tanımlar yapılmaktadır. Aşağıda çeşitli Kanunlarda ücret tanımı yapılmıştır. Ücret konusunda işçi ile işveren arasında bir takım uyuşmazlıklar mevcuttur. İşveren işçisini çalıştırdığı gerçek ücretini Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmelidir. Özellikle son günlerde Yargıtay Kararları Kanunda yer almasa bile çalışma hayatında yaşanan uyuşmazlıklara çözüm oluşturmaktadır. Yazımızın sonunda yer alan Yargıtay Kararı hemen hemen tüm işverenleri ilgilendirmektedir.

Mevzuatta Ücretin Farklı Kanunlarda Tanımı

Ücreti çalışma hayatını ilgilendiren mevzuat hükümleri doğrultusunda değerlendirecek olursak; 4857 sayılı İş Kanunumuzun 32. maddesinde ücret, ücret ve ücretin ödenmesi başlığı altında şu şekilde  tanımlanmıştır: “Genel anlamda ücret; Bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır .”

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 3. maddesi ücreti, “4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar.” olarak tanımlamaktadır.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesine göre ücret “işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” denilmektedir.

Anayasamızın 55. maddesinde ise “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır” hükümleri yer almaktadır.

Ücrete Düzenli Olarak Zam Yapılmalı Mı?

Yasal düzenleme gereği, işçi işveren ilişkileri iş sözleşmeleri yolu ile saptanmaktadır. İş sözleşmeleri yasaya aykırı olmamak şartıyla taraflarca serbestçe hazırlanabilmektedir. İşçiye ödenecek ücret konusundaki yasal düzenleme, asgari ücret uygulamasıyla sınırlıdır. Herhangi bir işçiye verilecek ücret, yürürlükte bulunan asgari ücretin altında olamayacaktır. Bunun ötesinde, ücretlerin belirlenmesi, artış zaman ve oranları konusunda herhangi bir yasal çerçeve belirlenmiş durumda değildir. Bu konu iş sözleşmesi hükümleri ile açıklığa kavuşturulabilecektir.

Yargıtay’a Göre Kıdemi Yüksek Vasıflı İşçinin Asgari Ücret Alması Hayatın Olağan Akışına Aykırı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi işyerinde belirli bir kıdem süresine sahip vasıflı işçinin asgari ücret almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna dair emsal kabul edilebilecek bir karar vermiştir.

İşçi ve işveren arasındaki tazminat ve alacaklara uygulanacak esas ücretin belirlenmesi konusunda yaşanan uyuşmazlık nedeni ile konu Yargı aşamasına taşınmıştır. Yerel mahkeme davaya konu çalışan ücretinin SGK kayıtlarına itibar ederek asgari ücretle çalıştığını kabul etse de Yargıtay bu kararı bozmuştur.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi “Vasıflı işçi durumunda olan ve uzun süre kıdeme sahip bir işçinin bu ücretle çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır.” diyerek emsal bir karara imza atmıştır.

İşçi Ücretini SGK’ya Gerçek Değeri Üzerinden Bildirmek Zorunludur

Çalışanların ücretleri brüt tutar üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmektedir. Bu bildirimler asgari ücret ile prime esas kazanç üst sınırı arasında değişkenlik gösterecektir. Yukarıdaki Yargıtay Kararı da SGK’ya bildirilen ücretin her zaman gerçeği yansıtmayabileceği yönünde olmuştur.

5510 sayılı Kanun gereği prime esas kazançlar yönünden işçinin ücreti brüt tutar üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmelidir. Gerçeğe aykırı olarak eksik bildirilen ücretlerin tespit edilmesi halinde işverenler yenide belge düzenlemek ve gerçek ücretleri Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmek zorundadır.

Yeniden düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgesinin/ muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin eksik bildirilen kazanç nedeni ile 5510 sayılı Kanun 102.maddesi gereğinde idari para cezası uygulanmaktadır. Uygulanacak olan idari para cezaları her bir aya olmak üzere,

  • Belgenin asıl olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri,
  • Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri,
  • Ek belgenin aylık 30 günden az bildirim nedeniyle Kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı,
  • Belgenin; mahkeme kararından, denetim elemanlarının tespitlerinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı

Tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.

Kıdemli ve Vasıflı İşçinin Asgari Ücret Alması Hayatın Olağan Akışına Aykırı konulu makaleyi okumak için TIKLAYINIZ..

DBS

Leave a Reply