Skip to main content
search

Pandemi sonrasında başlayan ve 2025 yılında devam edecek gibi görünen Avrupa’daki işten çıkarma dalgası, ekonomik dönüşüm, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik politikalarının etkisiyle şekilleniyor. Son yıllarda yaşanan toplu işten çıkarmalar, sadece küresel ekonomik belirsizliklerin değil, aynı zamanda teknolojik ilerlemeler ve değişen tüketici taleplerinin de bir sonucu.

2024 yılı itibarıyla pek çok büyük şirket, operasyonel verimliliği artırma hedefiyle çalışan sayısını azaltmaya yönelik planlarını açıklamış durumda. Örneğin, Deutsche Bank, 2025’e kadar 3.500 kişiyi işten çıkaracağını duyururken, CureVac ve benzeri biyoteknoloji şirketleri yeniden yapılanma kapsamında iş gücünde ciddi kesintilere gidiyor. Otomotiv ve endüstriyel teknoloji alanında hizmet veren ZF Friedrichshafen AG, 2028 yılına kadar Almanya’daki çalışan sayısını kademeli olarak 11.000 ila 14.000 kişi arasında azaltmayı planlıyor. Bu gelişmeler, 2025 yılına girerken iş piyasasında yeni belirsizlikler yaratıyor.

Bunun da çeşitli sebepleri var:

Teknolojik ve Ekonomik Dönüşüm

Dijitalleşme ve yapay zeka entegrasyonunun artması, bazı pozisyonların gerekliliğini azaltsa da bu süreç yeni rollerin oluşmasına yol açabilir. Şirketler, iş gücü yapısını yeniden düzenleyerek daha fazla teknoloji odaklı becerilere yöneliyor.

Halka açık şirketler için kabul gören mutabakatlar 

Bir şekilde uluslararası bir norm ve yatırım kriteri olan ESG ( Environmental, Social & Corporate Governance ) yani Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim uygulamaları bu durgunluğun bir diğer nedeni. ESG uyumluluğunu çalışmalarının doğrudan karlılığa ve şirketlerin sürdürülebilirliğine dolayısıyla istihdama etkileri son zamanlarda tartışılır oldu.

Yükselen enerji fiyatları 

Avrupa endüstrilerinin uluslararası rekabet gücü üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olan bir faktör de enerji fiyatları.

Birçok Avrupa ülkesinde çelik üretimi, kimyasal üretim ve çimento üretimi gibi önemli enerji yoğun sektörler vardır. Enerji fiyatları yükseldiğinde, Avrupa firmaları ABD veya Rusya gibi daha ucuz enerjiye sahip ülkelerdeki rakiplerine kıyasla daha yüksek operasyonel maliyetlerle karşı karşıya kalır. Bu, daha düşük karlara, azalan pazar payına veya hatta bu endüstrilerin daha uygun enerji fiyatlarına sahip bölgelere taşınmasına yol açacaktır.

Yeşil mutabakat 

Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat kapsamındaki enerji ve çevre politikaları, geleneksel enerji sektörlerinde iş kayıplarına neden olabiliyor.Karbon Maliyetleri ve Yeşil Geçiş: Avrupa ayrıca Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi girişimler aracılığıyla karbon emisyonlarını azaltmaya önemli bir vurgu yapmıBu önlemler düşük karbonlu bir ekonomiye geçişe yardımcı olmak için tasarlanmış olsa da, karbon yoğun enerji kaynaklarının (örneğin kömür ve gaz) maliyetini artırıyor.  Bu, bazı sektörler maliyetleri telafi etmek için sübvansiyon veya ödenek alsa da, Avrupa işletmeleri için enerjiyi daha pahalı hale getirebilir.

Küresel Ekonomik Etkiler

Küresel ekonomik yavaşlama ve belirsizlikler, özellikle otomotiv, imalat ve lojistik sektörlerinde daha fazla işten çıkarmayı tetikleyebilir.

Avrupa Birliği Çin’in otomotiv endüstrisini hem yönlendirmede ve yavaşlatmadaki çok yönlü etkisine teslim olmuş gözüküyor. Çin küresel otomotiv trendlerini şekillendirmede önemli bir oyuncu olarak, temel otomotiv tedarik zincirlerindeki hakimiyeti, AB otomotiv endüstrisini kesintilere karşı savunmasız hale getiriyor, üretimi ve inovasyonu yavaşlatıyor. Almanya’nın en büyük otomotiv işvereni Volkswagen Binek Otomobiller CEO’su Thomas Schäfer, Alman, sendikaların eleştirilerine rağmen fabrika kapatma planlarını sürdüreceğini söyledi. Şirketin işçi konseyi, otomotiv firmasının üç fabrikayı kapatma planının binlerce işten çıkarılmaya yol açacağını söylüyor.

Belirsizlikler fırsata dönüşebilir mi ?

Fırsat derken, özelinde otomotiv endüstrisinin üretimini kapatma kararı pahalı işgücünden ve mevcut iş sözleşmelerinden dolaylı bir kurtuluş yolu olma olasılığını taşıyor. 

2025’te küresel ekonominin karşı karşıya olduğu belirsizlikler, ister enerji, jeopolitik, iklim değişikliği, teknoloji veya sosyal eğilimlerle ilgili olsun, öngörebilen, uyum sağlayabilen ve yenilik yapabilenler için gerçekten de fırsata dönüştürülebilir. Belirsizlikler sıklıkla zorluklar getirse de, aynı zamanda büyüme, yatırım ve dönüşüm için fırsatlar da yaratır.

2025 yılı, bir yandan ekonomik belirsizliklerin ve işten çıkarmaların etkisini hissettirirken, diğer yandan iş gücü piyasasında dönüşümün hızlanacağı ve şirketlerin daha esnek stratejiler geliştireceği yoksa sonun başlangıcı olacak bir yıla benziyor.

2025 Fırsatları ise başka bir yazıda..